Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) 74. Genel Kurulu Görüşmeleri için bulunduğu New York’ta Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Çavuşoğlu, İstanbul’da meydana gelen depremden dolayı, tüm ülkeye ve İstanbul halkına geçmiş olsun dileklerini iletti ve yaralı vatandaşlara acil şifalar diledi.
BM Genel Kurulu Görüşmelerinin çok yoğun geçtiğini söyleyen Çavuşoğlu, toplam 33 ikili görüşme gerçekleştirdiklerini ve bugün itibarıyla de 26 çok taraflı toplantıya katıldıklarını söyledi.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın (EİT) dönem başkanlığını kasım ayında yapılacak dışişleri bakanları toplantısıyla devralacağını kaydederek, “2020’de de sayın Cumhurbaşkanı’mızın başkanlığında liderler zirvesini gerçekleştireceğiz.” dedi.
BM Genel Sekreteri’nin ev sahipliğinde Sudan Başbakanı’nın da olacağı bir toplantıya katılacaklarını belirten Çavuşoğlu, Türkiye’nin Sudan’a olan desteğini burada güçlü bir şekilde vurgulayacağını belirtti.
Bakan Çavuşoğlu, BM’nin karşında yükselen Türk Evi’nin inşaatını da incelediklerini hatırlatarak, “32. kata asansörle çıktık. Oradan da görüyoruz ki bu bölgedeki tüm binalardan daha yüksek bir bina, 171 metre yüksekliğinde. Kaba inşaatı bu yıl sonu itibarıyla dış cephe bitmiş olacak. Gelecek sene de ofis kısmı tamamlanacak, daha sonra da konut ve diğer kısımları da tamamlayarak tamamen devralacağız. Amacımız gelecek sene Cumhurbaşkanı’mızın toplantılarını Türk Evi’nde gerçekleştirmek.” diye konuştu.
ARALIKTAKİ NATO ZİRVESİ
Aralık ayında Londra’da yapılacak NATO zirvesinde Türkiye’nin gündeminde ne olacağı sorusuna Çavuşoğlu, “NATO zirvelerinde NATO’nun genişlemesi bizim için her zaman öncelikli olmuştur. Şimdi Kuzey Makedonya’nın üyeliği söz konusu. Biz Meclisimizde bu kararı zaten onayladık ve gönderdik. Bazı ülkeler seçimlerden dolayı parlamentoları henüz toplanamadığı için onaylayamadılar. Umarım o zirvede Makedonya tam üye olabilir.” dedi.
Çavuşoğlu, Gürcistan’ın ve Bosna Hersek’in de üyelik sürecinin Türkiye için önemli olduğunu ifade ederek, en azından üyelik eylem planının faaliyete geçmesi gerektiğini kaydetti.
Bakan Çavuşoğlu, sözlerini söyle sürdürdü:
“Diğer taraftan terörle mücadele bizim öncelikli konularımızdan bir tanesi ve bugün NATO üyelerini karşı karşıya bırakan en büyük tehdit terörle mücadeledir. Dünyadaki yeni gelişmelere de NATO’nun kendini adapte etmesi lazım. Dolayısıyla bu da Türkiye’nin her zaman önem verdiği bir konu. Karşı karşıya kaldığımız tehditlere yönelik NATO’nun yeni politikalar geliştirmesi gerekiyor.”
Çavuşoğlu, Türkiye’ye yönelik özellikle güvenlik ve tehditlerle ilgili eylem planlarının da onaylanması gerektiğini vurguladı.
Suriyeli mülteciler konusunda yük paylaşımı ve yardımlardan da bahseden Çavuşoğlu, Avrupa Birliği’nin, taahhüt ettiği 6 milyar avronun dışında ilave katkı sağlanması konusundaki düşüncelerini gündeme getirdiğini söyledi.
Çavuşoğlu, “6 milyar avronun tamamının 2018 sonu itibarıyla gelmiş olması gerekiyordu Suriyeliler için. 2019’un sonuna geldik daha yarısı bile Türkiye’ye gelmedi. Dolayısıyla sadece konuşmak yetmez. Tabii son zamanlarda düzensiz göç baskısını hisseden Avrupalılar daha duyarlı olmaya başladılar. Oysa bunu sadece kendilerine yönelik bir tehdit ya da sorun olarak görmemeleri gerekiyor.” diye konuştu.
DOĞU AKDENİZ
Kıbrıs meselesine de değinen Çavuşoğlu, şunları söyledi:
“Şu an Kıbrıs ile ilgili iki mesele var. Bir tanesi hidrokarbon kaynaklarının değerlendirilmesi. Oraya gemilerimizi göndererek dengeleri değiştirdik. Bugüne kadar Rum kesimine ve Yunanistan’a ve Avrupa Birliği de dahil uluslararası topluma, garantör ülke İngiltere dahil Rum kesiminin tek taraflı faaliyetlerini durdurması gerektiğini ve Kıbrıs Türk halkının haklarını garanti altına aldıktan sonra bu faaliyetlere devam edebileceklerini söyledik ama bugüne kadar nasihatlerimizi dinleyen olmadı. Belki de bizi ciddiye alan olmadı ama gemilerimizi gönderdikten sonra işin ciddiyetini anladılar.”
Çavuşoğlu, bölgedeki zenginliklerin hakça paylaşılması gerektiğini belirterek, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir komisyon kurma teklifini de biz destekliyoruz. Esasen açıkça söylemeseler de uluslararası toplumdan çok büyük bir ilgi ve destek geldi. Çünkü bir çözüm önerisi bu. Bunun yapılması gerekiyor.” dedi.
Türkiye’nin kendi kıta sahanlığını içindeki faaliyetlerini hiç kimseyle tartışmayacağını ve bunun bir egemenlik meselesi olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, müzakerelerin olup olmayacağına ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu:
RUM KESİMİ İLE MÜZAKERE
“Federasyon için 50 yıl müzakere ettik ama bir sonuç çıkmadı. Crans Montana’da tüm yapıcı yaklaşımlarımıza rağmen, federasyon çatısı içinde Rum kesimi siyasi eşitlik dahil hiçbir şeyi Türk tarafı ile paylaşmak istemediği için bir yere varamadık. Şimdi yeniden laf olsun diye bir müzakereye başlamanın bir anlamı var mı, yok. Ne olması gerekiyor, sonuç odaklı bir müzakerenin olması lazım. Artık yine bir başarısızlıkla bitecek bir sürece giremeyiz. Bu bir macera olur, boşuna Kıbrıs Türk halkını da umutlandırmak olur.”
Önce neyin müzakere edileceğinin belirlenmesi gerektiğini söyleyen Çavuşoğlu, temel meselenin siyasi eşitlik olduğunu ifade etti.
Çavuşoğlu, “Şu anda 5+1 teklifimizi yaptık, garantör ülkeler Ada’da iki taraf ve BM’nin katıldığı bir toplantıda neyi müzakere edeceğimizi konuşacağız gayriresmi, sonra karara bağlayacağız sonra referans belgesini oluşturacağız. Crans Montana’da kaldığımız yerden devam etmemiz kesinlikle mümkün değil çünkü sonuç son derece başarısızdı.” diye konuştu.
F-35 PROGRAMI
ABD’nin F-35 savaş uçakları konusunda yeni bir tekliften bahsettiği sorusuna Çavuşoğlu, “Yeni bir teklifle, yol haritasıyla ilgili geleceklerini söylediler. 100 milyar dolarlık ticaret hacmi tabii Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile Trump’ın Osaka’da aldığı bir karar. Önce 75 milyarı konuşuyorduk. Sonra 100 milyara çıkaralım dediler.” dedi.
Çavuşoğlu, ABD ve Türkiye arasında temasların sürdüğünü kaydederek, “100 milyar ticaret hacmine ulaşabilmemiz için işin içinde savunma sanayi ürünlerinin de olması lazım. Sadece tekstil veya küçük ürünlerle biz bu hedefe ulaşamayız. Şimdi tekrar işte Türkiye’nin F-35 programında şu anda bir çıkma yok ama bazı faaliyetlere katılmamızı askıya aldılar. Bu da doğru bir şey değil. Tekrar Türkiye’yi işin içine aktif bir şekilde katma düşünceleri var ama daha somut önerilerini görmedik.” ifadelerini kullandı.