Yazar ve şair, Prof. Dr. Nurullah Genç Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli ve Yayın Koordinatörü Tarık Dağlı’ya hayatı ile ilgili özel açıklamalarda bulundu. Nurullah Genç, çocukluğu boyunca hep elinden tutan halasının 1990 yılında kansere yakalandığını ve ameliyat ettirmek için nasıl Erzurum’a götürdüğünü, bir hafta yaşamaz denilen halasının ameliyattan sonra 27 yıl daha yaşadığını; sonrasında felç olan eniştesine baktığını anlattı. Kendi dilinden Nurullah Genç’in halasıyla ilgili hatırası şöyle:
“HEP DESTEK OLMAK İSTİYORDUM”
İlkokul 4’ü ve 5’i Rahile halamın yanında okudum. Yanında kaldığım insanlardan öyle iyilikler gördüm ki; teyzem, amcam, halam… Hep şöyle bir düşüncem vardı; ileride imkanım olsun bunlara her türlü desteği vereyim, yanlarında olayım maddi ve manevi. Hediyeler alayım, elimden gelen bir şey varsa bunlardan eksik etmeyeyim. Çünkü onlar çocuk zamanlarımda yardım ettiklerini hissettirmeden elimden tuttular. Bir defa bile başıma kakmadılar.
“HASTA YATAĞINDA HALA ZİKREDİYOR”
Yıl 1990. Bir haber geldi, dediler ki Rahile halan ameliyat oldu. Ben hemen arabaya bindim Horasan’a gittim. Çok üzüldüm, kanserden kapatmışlar dediler. Babam fırında çalışıyordu. Babamın yanına gittim ne olduğunu sordum. Babam dedi, “Sorma oğlum, batın kanseri. Bütün bölgeyi sarmış, doktorlar da yapacak bir şey yok deyip tekrar dikmişler. Evde şu anda, köyde. Hemen bir araba kiraladık, köye gittik. Gittim ki rahmetli öyle uzanmış yatıyor, beyaz bir melek gibi. Zayıflamış, parmaklarının üzerindeki damarları sayabiliyorsunuz. Zaten zayıf tipliydi, iyice çökmüş.
Eniştemin boynuna sarıldım. Eniştem de o günlerde iflas etmiş. Bir kefalet meselesi olmuş, kefil olduğu kişi ödeme yapmayınca… Onun da durumu kötü. Ama o kadar yiğit bir adam ki hiç hissettirmiyor. Ne olduğunu sordum, o da yapacak bir şey yokmuş dedi. Gittim halamın elini öptüm, baktım hala zikir ediyor, dudaklarında zikir var.
Enişteme dedim ki ben Erzurum’a götüreceğim halamı. Eniştem de götürsek iyi olur beni bir yere götürmediler buraya kapattılar demesin deyince gittim halama sordum. Halama dedim ki ben seni Erzurum’a hastaneye götüreceğim dedim, bilmem ki dedi.
“AMCAMLAR KARŞI ÇIKTI”
Neyse biz araç ayarladık, Erzurum’a götüreceğimiz duyulunca amcalarım kızdı bana neden götürüyorsun, masada kalır, zaten ameliyat olmuş dediler. Dedim ki ben vazifemi yapacağım, bu kadının bana yaptığı iyiliğin haddi hesabı yok. Amcamın kızgınlığına babam karşılık verdi: “Hem bir şey yapmıyorsunuz, hem de konuşuyorsunuz. Bırakın çocuk götürsün.”
Biz aldık Erzurum’a götürdük, Salim Başol Tekin diye bir arkadaşım var şimdi onkolog, o zaman asistandı. Allah dünyada bana hep böyle insanlar nasip etti. Götürdüm Salim’e dedim, bu kadının bana böyle iyilikleri var bir bakalım nedir. Doç. Dr. Dursun Akdemir, genel cerrah, dedi ki hocama muayene ettirelim. Hocası muayene etti, “Çok zor, bütün batını sarmış. Bu şekilde ameliyat olamaz, beslememiz lazım” dedi. 45 gün besledik, kan grubu da 0 negatif çıktı mı… “Kan bulmamız lazım ameliyatta lazım olur, eğer ameliyat başarılı olursa 3 ay daha yaşar, yoksa bugün yarın hayatını kaybedebilir” dedi.
“BÖYLE MÜBAREK BİR İNSAN GÖRMEDİM”
Ben hemen dedim ne gerekiyorsa yapalım. Salim ile de konuştuk halamı hastaneye yatırdık. Salim ilaçları da ayarladı, yatan hastalardan ihtiyacı olmayanlardan rızasını alarak topladı getirdi. Çünkü her gün 2 torba ilaç kullanıyordu, onu besliyorlardı.
Burhan diye bir doktor arkadaşım var yanına gittim halamı sormaya. Burhan, “Ben böyle mübarek bir insan görmedim. Damarları artık almıyor diye boynundan deldik ilaç vermek için. Biz bir hastayı boynundan delince bize hakaretler ederler, anlayışla karşılarız. Çünkü canları çok yanıyor. Bu kadın bize “Evladım hakkınızı helal edin ben de size burada çok zahmet veriyorum” diyor. Bu nasıl bir kadın?” dedi.
2,5 KİLO TÜMÖR ÇIKARILDI
Aldılar ameliyata, 11 buçuk saat sürdü. Ameliyatından bir gün önce de eniştem bir rüya görmüş. Kahvaltıda Hüsamettin amca geldi, “Bu kadın yaşayacak mı acaba?” dedi ve rüyasını anlattı:
“Rüyamda Bekir Ağa, (Sibirya Gazisi dedem, kayınpederi) geldi yanıma.Benim bir atım var, atımı hırsızlar almaya çalışıyor. Bekir Ağa geldi, atı aldı elime verdi, ‘Korkma kimse senin atını alamaz’ dedi, gitti. Sonra uyandım. Bu kadın yaşayacak mı yoksa ona mı delalet?”
11 buçuk saat sonra doktor çıktı elinde bir torba, “2,5 kilo tümör çıkardım” dedi “O kadar yoruldum ki artık neyi nereye bağladığımı bilmiyorum. Hayatımda ilk defa bir ameliyat esnasında iki kere duş aldım.”
AMELİYATTAN SONRA 27 YIL YAŞADI
70-80 kişi hastanede bekliyor, bazıları bana kızıyor, babamda onlara kızıyor. Onlar da iyi niyetle söylüyorlar, kardeşlerine acıyorlar. Ameliyattan çıktı, doktor 1,5 ay daha yaşar dedi. Ben dedim, o hep yaşayacak. Doktor nereden biliyorsun deyince eniştemin rüyasında gördüğünü söyledim. “Olur mu öyle rüya ile?” dedi güldü gitti. 15 gün sonra ayağa kalktı halam yürüdü. 1,5 ay sonra doktora getirdim, şaşırdı. Dedi bu kadın yaşayacak. Yandan bir yara açıldı, irin akıyor. Tümör geliştikçe buradan akıyor dedi. 6 ay sonra kontrole götürdüm. Halam dipdiri, gezmeye de başladı. Doktor, “Dünyada 151. vaka. Başka yok” dedi ve gazetecileri çağırarak haber yaptırdı. Doktor siyasete girdi, milletvekili oldu Ağrı’dan. 1 sene sonra kontrole götürdüm tamamen iyileşmişti, sadece o yara kaldı.
Halam o ameliyattan sonra 27 yıl yaşadı. O hastanede olan 80 kişiden yarısı öldü. Sen bunu neden götürüyorsun diyen adam öldü. Eniştem felç geçirdi, 8 yıl ona baktı. Babam vefat etti o zaman da. Halam kalp krizinden öldü. 5 yıl önce bir ağrı hissediyor, beni aradılar. Dedim “O gazlı bezin ağrısıdır. Götür onu aldırsınlar.”
Tahtada kalacak, 1 hafta yaşar, 10 gün yaşar diyen bir kadın 27 yıl yaşadı. O yüzden ölüm de hayat da Allah’ın elindedir. Ecel gelmeden kimse kimsenin ölümüne hükmedemez. Bu ders alınacak bir hadisedir. Şimdi çocukları da hayatta.