Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi öncesi bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ruhani ve Putin ile ayrı ayrı ve heyetler arası toplantılar gerçekleştirdi.
Liderler heyetler arası toplantı sonrası basın açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarından öne çıkanlar:
Suriye’deki yangının söndürülmesi için bugün beşinci kez bir araya geldik. Üçlü Zirve’de Sayın Ruhani ve Sayın Putin ile Suriye’deki ihtilafı tüm boyutlarıyla ele aldık.
Zirve’de, Suriye’de siyasi çözüm umutlarını yeşertecek önemli kararlar aldık. Suriye’nin toprak bütünlüğüyle siyasi birliğinin korunması hususunda hepimizin de aynı hassasiyete sahip olduğunu bir kez daha teyit ettik. DEAŞ ile mücadele altında terör örgütlerine destek verilmesinin kabul edilemezliğini vurguladık. Sahada sükunetin tesisi, mültecilerin dönebileceği şartların oluşturulması ve ihtilafa siyasi çözüm bulunması için yürüttüğümüz çalışmaları gözden geçirdik.
Türkiye olarak sınırlarımızın hemen bitişiğinde 4 milyon insanı etkileyecek yeni bir trajedi yaşanmasına seyirci kalamayız.
Varılan mutabakatın tam manasıyla hayata geçirilmesinin ehemmiyetine dikkat çektik. Sivil halkın ve garantör ülkelerin sahadaki askeri personelinin güvenliği için somut önlemler alınması ihtiyacını vurguladık. Zirvede görüş birliğine vardığımız hususlar doğrultusunda önümüzdeki günlerde bölgede hayırlı gelişmelerin yaşanacağını ümit ediyoruz.
ANAYASA KOMİTESİ
Anayasa Komitesi’nin üyeleri ve usul kurullarının belirlenmesinde yapıcı ve esnek bir tutum sergiledik. Siyasi sürecin ilerletilmesi için gayret gösterdik, nitekim ortak çabalarımızla komitenin oluşumuna ilişkin pürüzler giderilmiştir. Bugünkü istişarelerimizde usul kuralları konusunu da Birleşmiş Milletler ile eş güdüm halinde sonuçlandırarak Anayasa Komitesi’nin çalışmalarına bir an önce başlamasını sağlamayı kararlaştırdık.
Bu mesele hem Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğü hem de Türkiye’nin milli güvenliği bakımından kritik önem taşıyor. Halihazırda Suriye topraklarının dörtte birinden fazlası bölücü terör örgütünün işgali altında bulunuyor. Örgüt burada çocuk asker kullanmaktan halkı zorla silah altına almaya, etnik temizlik faaliyetinden insanların mallarını gasbetmeye kadar her türlü zulmü işliyor.
Suriye’nin toprak bütünlüğü ile siyasi birliğinin korunması hususunda hepimizin aynı hassasiyete sahip olduğunu bir kez daha teyit ettik.
SURİYE’DE DEAŞ TEHDİDİ KALKMIŞTIR
DEAŞ ile mücadele altında terör örgütlerine destek verilmesinin kabul edilemezliğini vurguladık. Geldiğimiz noktada Suriye’de DEAŞ tehdidi kalkmıştır. O bölgede en büyük tehdit PKK/PYD’dir. Bu ülkedeki PKK, PYD varlığı devam ettikçe ne Suriye ne de bölgemiz huzura kavuşabilir. Sınırımızda bir terör koridorunun oluşmasına izin vermeyeceğimizi kendilerine ilettim.
Ruhani ve Putin’i, Fırat’ın doğusunda güvenli bölge tesisi konusunda gelinen aşama hakkında bilgilendirdim ve düşüncelerimi paylaştım.
Ankara Zirvesi’nin Suriye’de barış, güvenlik ve istikrarın tesisine katkıda bulunmasını temenni eden Erdoğan, bir sonraki zirve toplantısına İran’ın ev sahipliği yapma arzusunu kendileriyle paylaşan Ruhani’ye teşekkür etti.
Ruhani’nin açıklamalarından öne çıkanlar:
Yapıcı bir toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantıda iyi bir fırsat ortaya çıktı. Astana sürecindeki bütün faaliyetlerimizi gözden geçirdik. Sahada gelişmeleri ve siyasi gelişmeleri inceledik. Neredeyse tüm konularda görüş birliğine vardık.
ABD SURİYE’DE TERÖRİSTLERİ DESTEKLEDİ
Hepimiz Suriye’ye yabancı müdahalesine karşıyız. ABD ise Suriye’de teröristleri destekledi, Suriye’yi bölmeye çalıştı. Bu kabul edilebilir değil.
ABD, Suriye’nin bir bölümünü Golan Tepeleri’ni bir ülkeye bağışlamıştır. Bu tarihte bir ilktir. Bunu yapmaya hakkı olmamasına rağmen ABD bunu yapıyor. Bu da ABD’nin Suriye halkına karşı ne kadar kötü niyetli olduğunu gösteriyor. Hepimiz Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyuyoruz. Her üç ülke terörle mücadelenin devam etmesi gerektiğini vurguluyor.
Her 3 ülkede terörle mücadele edilmesi konusunda hem fikirdirler. İdlib’de terör varlığı güçlü hale geldi.
Hepimiz teröristlerin kimin parasıyla kimin silahıyla desteklendiğini biliyoruz. Dolayısıyla İdlib’deki teröristlerle mücadele edilmeli ve Suriye hükümetine yardımcı olmalıyız. Fırat’ın doğusu ABD’nin hakimiyetinde ve burada da teröristler bulunmaktadır.
SURİYE HALKI EVİNE DÖNSÜN
Biz bütün Suriye’yi güvenli hale getirmeliyiz ki Suriye halkı evine dönsün. Çok fazla zorluk çeken Suriye halkına destek vermeliyiz.
Anayasa Komitesi tamamen oluştu. Bir an önce çalışmalarına başlamasını ve anayasayı revize etmesini umut ediyoruz.
Üç ülke ve Birleşmiş Milletler sürecin sonuç vermesi için katkı sağlamalıdır.
Putin’in açıklamalarından öne çıkanlar:
Zirve çok başarılı ve verimli bir şekilde gerçekleşti. Diplomatlarımız titiz çalışma sonucunda listeyi (Anayasa Komitesi) oluşturdular ve usul çalışmaları yaptılar. Liste onaylanmıştır. Artık bu konuda Cenevre’de hızlıca çalışmalar başlamalıdır. Her türlü desteği vermeye hazırız.
Suriye’de kalıcı barış tesis edilmelidir.
Bu bölge neredeyse tam olarak El Kaide bağlantılı grupların kontrolünde. Buna sessiz kalamayız. Erdoğan ve Ruhani ile İdlib’de gerginliğin azaltılması için adımlar atılması konusunda mutabık kaldık. Terörün bitmesi için Suriye ordusuna kısıtlı destek vereceğiz
Rusya-Türkiye ilişkilerine de değinen Rus lider Putin, ilişkilerin tüm alanlarda hızla ilerlediğini, enerji alanında Akkuyu ve TürkAkım gibi stratejik nitelikli projelerin gerçekleştirildiğini hatırlattı. Askeri-teknik alanda iş birliğinin de pekiştiğine dikkat çeken Putin, S-400 sözleşmesinin uygulandığını ifade etti. Putin, bu yıl 6 milyondan fazla Rus turistin Türkiye’ye gelerek yeni bir rekor kıracağını söyledi.
Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan 3 ülkeyiz.
ERDOĞAN VE RUHANİ KOMİTENİN OLUŞMASINA MUAZZAM KATKI SAĞLADI
Anayasa Komitesinin çalışmaları kararlı bir şekilde Suriye’de istikrarın kavuşturulmasına büyük katkı sağlayacaktır. Siyasi sürecin dışında herhangi bir alternatif yok. Büyük bir çalışma yaptık. Komitenin oluşturulması için Erdoğan ve Ruhani muazzam bir katkı sağladılar. Suriye’de hem hükümet hem muhalefetle çalışma yaptık. Erdoğan çok çaba gösterdi. Son bir adayın isminin eklenmesiyle süreç tamamlanmıştır. Usul kuralları konusunda anlaşmamız lazım. Sürece katılan Suriyeliler dış güçlerden baskı görmeden, gönüllü bir şekilde olumlu sonuca varacak çalışmalar yapmalıdır.
İdlib’deki durum endişe verici, buna sessiz kalamayız. İdlib için ilave adım atacağız. İdlib mutabakatı terör örgütlerini kapsamamaktadır.
Mültecilerin geri dönmesi isteniyorsa, uluslararası toplumlardan yardım sağlanmalı.
Türkiye’ye 6 milyondan fazla turist gelecektir, rekor kıracağız.
SORU – CEVAP
Anayasa komitesi sorusu bu komitesi sorusu
Ruhani: Anayasanın reforme olması ve nasıl kurulacağı önemliydi. Çok fazla bu konu hakkında konuştuk.2021-0 -2021 yıllarına kadar Suriye’de siyasi atmosferin oluşmasını temenni ediyoruz.
Putin: Siyasi süreç dışında herhangi bir alternatif yok. Erdoğan anayasa için çok çaba gösterdi. Diplomatlarımız titiz çalışma sonucunda listeyi (Anayasa Komitesi) oluşturdular ve usül çalışmaları yaptılar. Liste onaylanmıştır.
Erdoğan: Cenevre’de komite çalışmaları süratle başlayacaktır. Pürüz kalmadı diyebilirim.
ABD’nin Suriye’deki varlığı
Putin: ABD güçlerinin Suriye’de bulunması gayri resmi olarak orada bulunuyor. Trump’ın oradan çekilme kararı uygulanacaktır.
Saudi Aramco’ya saldırı
Ruhani: Bunun kökeni Yemen’e saldırıyla başladı. Bunu Yemen’e saldıranlara sormak lazım. Yemen halkı bütün bu saldırılarına karşılık vermeliler. Meşru savunma haklarını kullanıyor. Karşı saldırıda bulunuyorlar. Yemen’in de çözüm yolu siyasidir. Astana süreci Yemen için örnek olabilir. Güvenlik Yemen’e geri geldiğinde güvenli bir şekilde üretilip ihraç edilebilir.
Anayasa komitesi süresi ve Yemen’deki süreç
Ruhani: Bunun kökeni Yemen’e saldırıyla başladı. Bunu Yemen’e saldıranlara sormak lazım. Yemen halkı bütün bu saldırılarına karşılık vermeliler. Meşru savunma haklarını kullanıyor. Karşı saldırıda bulunuyorlar. Yemen’in de çözüm yolu siyasidir. Astana süreci Yemen için örnek olabilir. Güvenlik Yemen’e geri geldiğinde güvenli bir şekilde üretilip ihraç edilebilir.
Putin: Ben bir süre koymak istemiyorum. Suriyeliler kendi sorunlarının çözümleri için katkı sağlamak lazım.
Yemen’de insani bir dram var. Biz insanlara yardım etmeye hazırız. Krizin çözülmesi gerekiyor.
Erdoğan: Tarih net değil ama başlık olarak Cenevre süreci diyebiliriz. Cenevre süreci bu işin başlangıcı olacak. Astana sürecinin devamı olarak bir an önce neticeye varmak istiyoruz
YEMEN’DE BU SÜREÇ NASIL BAŞLADI?
Yemen’de bu süreç nasıl başladı? Bunun üzerine durmak gerekir. Yemen yerle yeksan oldu, bunun müsebbibi kimlerdir? Bunların üzerinde durmak lazım. Tabii ki bütün bu tahribatlarla artık Yemen’deki insanlar şüphesiz ki onlar da sürekli belli bir hazırlık içinde olmuşlardır. Gönül bu tür gelişmeleri arzu etmiyor ancak gelinen bu noktada özellikle de bizim şu anda Yemen’in bir an önce yeniden inşa ve ihyası için ne gibi çalışmalar yapabiliriz, bunu düşünmemiz gerekiyor. Çünkü Yemen kendi ayakları üzerine kalkabilecek bir altyapıya sahip değil.
Öyle ise şu anda gelişmiş ülkeler olarak, gelişmekte olan ülkeler olarak Yemen’e ne yapılabilir? Bu sadece bölgede Yemen için söyleyeceğim bir şey değil, aynı durum Suriye için de geçerli. Bu noktada yine bölgedeki Filistin için de geçerli. Filistin’in durumu ayrı bir felaket, onun üzerinde de durulması gerekir. Ama ne yazık ki şu anda bakıyorsunuz Müslüman, Müslüman ile uğraşıyor. Az önce Sayın Putin, Rabbimizin bir uyarısını burada hatırlatmak istedi. ‘Ancak inananlar kardeştir,’ hükmüyle ben işi kısa olarak alayım. Kardeşliğin gereğinin bu olmaması lazımdı ama Yemen’e ilk bombaları kimler attı? Bu sorunun cevabı bulunursa gelinen noktanın bir tahrik olduğu kanaatine de varırız diye düşünüyorum.
Aynı şey Suriye için Filistin için de geçerlidir. Şu anda bakıyorsunuz ki Müslüman Müslümanla uğraşıyor.
Güvenli Bölge
Putin: Türkiye dahil olmak üzere bölgede bütün devletler kendi milli güvenliği konusunda bir koruma hakkına sahiptir. Hepimiz Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız. Güvenliğin sağlanması ve terörle mücadele ile ilgili sorunlar çözüldüğü zaman, Suriye’nin toprak bütünlüğü tamamen sağlanacak. Bu, bütün yabancı askeri birliklerin Suriye’den çekilmesi için de geçerlidir.
Erdoğan: Güvenli Bölge konusunda Sayın (Donald) Trump ’20 mil derinlik’ diye bir ifade kullanmıştı. Yani bizim sınırdan Suriye’nin iç bölgesine doğru 30 kilometrelik derinlik. Bunu en batıdan en doğuya doğru aldığımız zaman 911 kilometrelik bir sınırımız var. Bu sınır içerisinde şu anda Türkiye’de 3,6 milyon Suriyeli var. Şu ana kadar mültecilere yaptığımız harcamalar 40 milyar doları aşmış vaziyette. Peki Birleşmiş Milletler veya Avrupa Birliğinden gelen nedir diye baktığımız zaman, her ikisini de harmanlayarak veriyorum o da yaklaşık 7 milyar avro gibi bir rakam. Tabii bunlar bizim milli bütçemize girmiyor. Bunlar uluslararası STK’lar vasıtasıyla AFAD’a, Kızılay’a geliyor ve onlar da konteyner kentlerde ilaç, giysi, yeme-içme, eğitim ve sağlık gibi çalışmalarda kullanılıyor.
Bunun yanında attığımız adımlarla beraber, bu Güvenli Bölge’de ne yapabiliriz? Bunu şu ana kadar bütün liderlerle konuştum, konuşuyorum, konuşmaya da devam edeceğim. O da şudur, ülkemizde bulunan Suriyeli mültecilere 30 kilometrelik derinlik ve 911’den vazgeçtik, şu anda 450 kilometrelik bölgede konutlar yapalım diyoruz. Çünkü bu çadır hayatıyla mı, bu konteyner kentlerle mi hayatlarını devam ettirecekler? Buralarda 200-250 metrekare kapalı alan ve bir o kadar da açık alan olmak üzere ailelere konut inşası yapalım. Kapalı alanda kendilerinin kalması diğer alanda da bir şeyler ekip biçmesi… Okullarını, hastanelerini, altyapılarını yapalım. Ayrıca kendilerine de iş imkanı hazırlayalım. Böylece Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri bu işin içerisinde olmalı.
Bunun dışında (Angela) Merkel, (Emmanuel) Makron, Suudi Arabistan Veliaht Prensi (Muhammed bin Selman) ile bunu görüştüm. Bu konuda Sayın (Hasan) Ruhani ile de görüştük. Bir uluslararası destek kampanyasına da dönüşebilir. Bu şekilde bir adım atmak suretiyle böyle bir inşa ve ihya hareketine girersek bu insanları kendi topraklarına taşırız. Bu insanlar Güvenli Bölge’de yaşamaya başlarlar. Temennim odur ki bu konuda mutabakat sağlanabilir de bu adımlar atılabilirse bu insanlar da artık çadır hayatından, konteyner kentlerden kurtulmuş olurlar diye düşünüyorum