Müzesinde üç FIVB Kulüpler Dünya Kulüpler Şampiyonası ve dört CEV Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu kupası bulunan VakıfBank Spor Kulübü, resmi sosyal medya hesaplarından özel röportaj serisine başladı. Taraftarlarıyla sosyal medya üzerinden bir araya gelen sarı-siyahlı kulübün yeni konseptinin ilk konuğu Başantrenör Giovanni Guidetti oldu.
İşte 2008 yılından bu yana VakıfBank Kadın Voleybol Takımı’nı çalıştıran İtalyan başantrenörün bilinmeyen yönleri:
– En mutlu olduğun maç hangisi?
Treviso’daki Şampiyonlar Ligi finali (Conegliano’ya karşı) diyebilirim. Çünkü ligdeki kötü bir Play-Off yenilgisinden sonra inanılmaz bir geri dönüş yaptık. Takımın bir haftada toparlanması inanılmazdı. Sanırım bu beni en mutlu eden maçtı. Tabii Bükreş’teki yarı finalde (Conegliano) de çok mutlu olmuştum. Ama karşılaştırmak çok zor. Çok şükür hatırlamak için çok fazla güzel maçımız var.
– Hiç unutamadığın maç?
Eczacıbaşı’nı deplasmanda 2-0, skorda 20-10 gerideyken yendiğimiz maçı unutamıyorum. Çünkü maçta 2-0 ve skorda 20-10’dan dönmek imkansızdır. 100 defa değil bin defa oynansa sadece VakıfBank-Eczacıbaşı maçı değil; mesela okul takımına karşı oynasanız bile o durumdayken kazanamazsınız. Bu asla unutamayacağım bir maç.
– VakıfBank’ta başantrenörlük döneminde karşılaştığın en iyi atmosfer hangisiydi?
VakıfBank’la bu sezon (2019-2020 sezonu) Şampiyonlar Ligi’nde oynadığımız son 2-3 maç benzersizdi. Etkinlik, Müzik, DJ ve taraftarlarımız… Salonumuzu daha önce yaşadıklarımızdan çok farklı kıldı. Elbette salona Ankara’daki gibi 12, 14, 15 bin seyirci giremiyor ama çok etkileyici bir atmosfer vardı.
– En iyi hangi yemeği pişiriyorsun?
Pizza. Ama bana ‘Ne pişiriyorsun?’ diye sorsan ona da ‘Pizza’ derim. Risotto da yapabiliyorum ama pizzam risotto’mu 10-0 yener.
– En sevdiğin film ve TV programı?
Favori bir TV programım yok. Ama film için Miracle’ı (Efsane) seviyorum. Walt Disney’in çok güzel bir filmi. ABD Hokey Takımı’nın olimpiyatlarda Rusya’yı yenerek altın madalyayı kazanma hikayesini anlatıyor. Takımın hikayesi çok güzeldi. Al Pacino’nun oynadığı Any Given Sunday’ı de seviyorum. Birçok kez izledim. Ama bunların dışında son zamanlarda beni etkileyen bir film izlemedim.
– Messi mi Ronaldo mu?
Ronaldo… Bildiğim kadarıyla inanılmaz çalışkan ve inanılmaz bir profesyonel. Messi’yi bilemem ama Juventus’ta çalışan bir fizyoterapist arkadaşım var ve ‘Hayatımda Ronaldo’dan daha fazla çalışan başka bir oyuncu görmedim’ diyor. Arkadaşım 10 yıldır Juventus’ta çalışıyor ve birçok oyuncu gördü. Ronaldo’nun daha önce gördüğü çok çalışkan oyuncularıyla kıyaslanamayacağını söylüyor.
– Superman mi Joker mi?
Superman
– Batman mi Joker mi?
Batman tabii ki de… Niye Joker’i seçeyim?
– Çay mı kahve mi?
Kahve ama ikisini de içerim.
– Espresso mu Türk kahvesi mi?
Espresso
– Simit mi kruvasan mı?
Kruvasan
– Djokovic mi Federer mi?
Federer
– Hayatının en uzun tatili?
Şu an yaşadığım… Tatil eğer spor salonuna gitmemekse en uzunu şu an yaşadığım.
– Şampiyon olmak için gerekli olan üç şey?
Çalışabileceğinden fazla çalış;
Her gün bir öncekinden daha iyi ol;
Daha iyi oyuncu ve daha iyi takım olmak için her yenilgiden ders çıkar.
– Favori Türkçe kelimen?
Hocam… J Bazen ismimi bile unuttum çünkü bana herkes ‘Hocam’ diyor. Şu anda bu benim Türk adım gibi. İnsanların yüzde 90’ı bana ‘Hocam’ diyor. Ekibim bile bana ‘Hocam’ diyor. Bu yüzden onlarla dalga geçiyorum. Ben de sana ‘Antrenör, İstatistikçi’ derim diyorum. Ama güzel bir kelime olduğu için ‘Hocam’ denmesini seviyorum.
– En sevdiğin İtalyanca kelime ve bunun anlamı?
Passione… Anlamı tutkudur. Aslında bu kelimenin eskiden dini bir anlamı vardı. Hristiyanlar için İsa’nın zor zamanları anlamındaydı. İsa’nın ‘Tutku’su olumlu bir şey değildi. Tarihi resimlere baktığınızda çok fazla kan vardır. Bu her şey demek. Bir yandan tutku acı demek, diğer yandan da aşk demek. Yani yaptığın her şeyde yapabileceğinin en iyisini her zaman yapmak anlamına geliyor. Tutku, yaptığın her şeyde çok önemlidir. Ağlamanın içerisinde tutku olabilir, gülmenin içerisinde tutku olabilir. Ama tutku her zaman olmak zorunda.
– Üç kelimede VakıfBank?
1- Ben… Benim… Bana ait…
Tarif edilecek doğru kelime olmadığını biliyorum. Ama VakıfBank’ta kendimi hissediyorum. Birisi VakıfBank hakkında kötü konuşursa, ben ve ailem hakkında kötü konuşan biri olarak onu kabul ediyorum.
2- Bir aile…
3- Yolculuk. Çünkü VakıfBank benim için harika bir yolculuğun başlangıcı ve devamı.
– Tek kelimeyle Giovanni?
Giovanni işte Giovanni… Giovanni’yi en iyi kendimin yansıttığını düşünüyorum.