İşte Mehmet Acet’in o yazısı:
İş başındayken PKK/YPG kuşağı projesini hayata geçirmek için varını yoğunu ortaya koyan “Heval Brett” lakaplı Brett McGurk, “Türkiye’nin açıklaması gerekenler var” diye tweet attı.
Havada uçuşan kuşlardan bile Türkiye’yi suçlayacak malzeme arayan kara propaganda korosu beraber ve solo şarkılar eşliğinde harekete geçti.
“Bağdadi Türkiye’nin koruması altındayken yakayı ele verdi” kampanyasının altını dolduracak bir algı operasyonu aldı başını yürüdü bu defa.
Hâlbuki DEAŞ liderinin son yayınlanan canlı görüntüsünde yanındakilerle Türkiye haritası üzerinde çalışmalar yaparak cümle âleme nasıl bir mesaj vermek istediği ortadaydı.
O görüntünün Türkiye topraklarını hedef alacak bir DEAŞ kampanyasının işareti ya da arayışı dışında yorumlanabilecek bir tarafı yoktu.
Ayrıca Bağdadi’nin İdlib sınırları içerisinde operasyon yemeden önce devr-i âlem yaparak dolaştığı yerlerle ilgili bir sorgulama ihtiyacının duyulmuyor olması da hayli dikkat çekici.
Günün sonunda bu işin öznesinde hâlâ ABD Başkanı Trump’ın hem seçilmeden önce, hem de “taç giydikten” sonra tekrarladığı “Bu örgütü Obama ve Clinton kurdu” sözleri bulunuyor.
Geçelim…
ŞU FOTOĞRAFA DİKKATLE BAKMANIZI ÖNERİRİM
Pazartesi günü Soçi’de çekilen bir fotoğraftan söz etmiştim.
Bugün o fotoğrafı yeni elde ettiğim arka plan bilgileri eşliğinde sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ankara, bir hafta arayla uluslararası gündemin de bir numaralı başlığı haline gelen iki başarılı anlaşmaya imza attı.
Önce ABD ile devamında, Rusya ile Soçi’de varılan mutabakat.
Her iki mutabakat da, Türk heyetinin hazırladığı taslak metin üzerinden yürüdü.
Amerikalılar, önce kendi çantalarında getirdikleri 4 maddelik bir metni dayatmaya çalışmışlardı.
Bir gün önce Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı O’Brien ile yapılan görüşmede Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bunu reddetti. Hızlıca 11 başlıktan oluşan Türk heyetinin hazırladığı metin masaya getirildi ve karşı tarafın kabul etmek durumunda kalması ile sonuca giden müzakereler bu taslak üzerinden yürüdü.
Soçi’deki görüşmeler ise, başka türlü ilerledi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Putin’le görüşmeye başlar başlamaz, ABD heyetiyle olduğu gibi yazılı bir metin üzerinden müzakerelerin başlamasını teklif etti.
Putin bu fikri hemen sahiplendi.
Ev sahibi Rusya olmasına rağmen hazırlanan metni kağıda dökecek bir “printer” cihazı bulunamayınca, Türk heyetinin getirdiği yazıcı üzerinden çıkış alındı.
Erdoğan ve Putin görüşmesi devam ederken, heyetler başka bir odada çalışmaya başladı.
ŞOYGU “TÜMÜYLE REDDEDİYORUZ” DEDİ, ÇAVUŞOĞLU ARAYA GİRDİ
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, taslak metni hızlıca Rusçaya çevirdikten hemen sonra ilk tepki Savunma Bakanı Sergey Şoygu’dan geldi.
“Bu taslağı tümüyle reddediyoruz” dedi.
Şoygu’nun pazarlık marjını yüksek bir çıtadan başlatmak için aldığı bu tavrın bir benzeri daha önceki İdlib müzakerelerinde de görüldüğü için, Türk heyeti bu tutuma yabancı değildi.
Muhtemelen, Putin tarafından kendisine burada da bir tür “kötü polis” rolü verilmişti.
“Tuttuğunu koparan” sıkı bir müzakereci yeteneği ile bilinen Çavuşoğlu hemen araya girip, müzakerelere geçilmesini sağladı.
Gördüğünüz fotoğraf karesi, iki ülke heyetlerinin hazırlanan taslak metnin ayrıntılarına “gömüldüğü”, hani deyim yerindeyse dünya ile irtibatlarının kesildiği bir anda çekilmiş.
Çavuşoğlu ve Lavrov, “Orası öyle olmaz, burası şöyle olsun” türünden bir pazarlık yürütüyor.
Orada bulunan diğer isimler, pürdikkat konuşulanları ve konuşulanların metne yansımalarını izliyor.
Bu pazarlığın içerisinde, hayati niteliği olan konuların bulunduğunu takdir edersiniz.
Mesela, müzakereler sırasında Rus tarafı “B bölgesi” diye sınıflandırılan Türkiye’nin Barış Pınarı Harekat bölgesini kendi nüfuz alanına almak için çok çabaladı.
Ancak Soçi’de yürütülen o 6 saatlik zorlu müzakerelerden Ankara adına belki de en büyük kazanım olarak sayılabilecek bir sonuç çıktı.
125 kilometre uzunluğu, 32 kilometre derinliği olan “B bölgesine” Rusların ortak olma çabası püskürtüldü.
Şöyle bir cümle ile bitirelim:
Bu fotoğraf karesi, yüzyıllık harita çalışmalarının yapıldığı bir dönemde, perde arkasında verilen mücadelenin bir sembolü olarak kayıtlara girmiş olsun.