Haber 7 Gündem Masası’nın bu haftaki konuğu Uluslararası Sosyal Medya Derneği (USMED) Başkanı Said Ercan, Haber 7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli ve Kurumsal İletişim Sorumlusu Mehmet Cebeci’nin gündeme dair sorularını cevaplandırdı.
Ercan’ın Haber 7’ye özel açıklamaları şöyle;
Dezenformasyonun çabuk yayıldığını bu süreçte bir çok fotoğraf video kullanıyor. Son zamanlarda teyit.org’u takip ediyor pek çok insan. Bu konuda insanlar ne yapmalı? Bu algı nasıl yıkılabilir?
Teyit.org önemli bir boşluğu doldurdu. Fakat baktığımız zaman, kendi sitesinde İngiltere Büyükelçiliği tarafından desteklendiği yazıyor. İngiltere Büyükelçiliğinin desteklediği bir yer size ne kadar olumlu teyit sağlayabilir? Size ihtiyacınız olduğu yerde teyit sağlayabilir mi? Bilmiyorum, bu bana biraz sıkıntılı geliyor.
Öte yandan sosyal medyadaki en büyük sıkıntılardan biri ise, bir video çok fazla etkileşim alıyorsa yayınlanıyor. Çünkü özellikle gençlerin derdi etkileşim. Ama sen çok güzel bir şey hazırlamışsındır, Türkiye’nin oradaki amaçlarını anlatıyordur ama like almıyorsa paylaşılmaz. Bu da bir yöntem.
Gönüllü kullanıcılar birbirlerini beğenirler, takip ederlerse insanlar bir süre sonra o tür şeyler paylaşmaya başlayacak. Türkiye karşıtı içerikler çok fazla beğeni alırsa, biz bunu Gezi’de de yaşadık, insanlar onu paylaşmaya başlıyor. Gezi’nin ilk 2 gününde 300 bin fotoğraf paylaşıldı. 300 bin kişi mi vardı orada? Hayır. İnsanlar çok fazla beğeni alıyor diye paylaşmaya başladı. Bu operasyonda da biz eğer gerçekten vatanımızın yanında durduğumuz zaman çok beğeni alacaksak, gençler vatansever olduğunda beğeni alacaksa, bayrak paylaştığında, askerimizin yanında durduğunda çok beğeni alırsa, o zaman paylaşır. Ama karşı taraf çok beğeni alıyorsa, bunu paylaşayım da biraz takipçim olsun der. Buna çok dikkat etmek lazım.
Lütfen görülen içeriklerde kullanıcılar onları desteklesin, yorum yapsın, en azından bir emoji koysun ve etkileşim artsın. Etkileşimin bir faydası da eğer çoksa sizin hesabınız kapanmaz. Etkileşim azsa sizi bot olarak algılıyor ve hesabınızı kapatıyor. Herkes içerik paylaşmak zorunda değil. Gidip Cumhurbaşkanını RT edebilirler. Bu da bir içerik paylaşımıdır. Herkes bir terör uzmanı gibi açıklama yapmak zorunda değil.
TOPLU SPAM HAREKETLERİ BAŞLATMAK GEREK
Öte yandan TSK uyarmıştı, herkes çıkıp her şeyi paylaşıyor, biz böyle resmen TV’deki şeylerle fikir veriyoruz. Asker buradan vurur, siz şuradan kaçın gibi. Bakınız haritalar yayınlanıyor sosyal medyada. Bu bizim işimiz, sosyal medyanın işi değil. Bu onların istediği bir şey ve biz kendi elimizle yapıyoruz. Özellikle İngilizce bir hesap gördünüz, artık tweet çevir diye bir şey var. Çevirin bakın, eğer olumluysa RT’leyin ki görünürlüğü artsın.
Twitter algoritması şöyle çalışıyor: Osman Ateşli bugün bir şey paylaştı, çok RT alıyor, iyi bir şey bu, öyleyse bunu yukarı çıkarayım. Yapay zekâ böyle çalışıyor. Belki işlerine çok gelmezse müdahale edip düşürebilirler. Bazı etiketler ara sıra düşüyor. Bu tür etkileşimleri arttırmak, bir şekilde fayda sağlamak bizim tezlerimizin dünyada daha fazla kişiye ulaşması demek aslında.
İnsanlar karşı çıktıkça da etkileşim alınıyor. O etkileşim de yalan da olsa o fotoğrafı ve o paylaşımı gündeme çekiyor…
Türkiye bu durumda, uluslararası avukatlarımız devreye girerek dava açacak ve dünyada gündeme getirecek. Yapanın yanına kar kalıyor muhabbeti gibi, etkileşim de yanına kar kalıyor.
Toplu spam hareketleri başlatmak lazım. Spam hareketlerinde, kişinin direkt kendisine yapılabilir ya da bir de o tweet’e yapılabilir. Mesela yalan haber denilip spamlenebilir. Etkileşim atmak yerine spamlemek çok daha etkili olacaktır. Bunların hepsi iyi kullanım ile ilgili şeyler. Keşke imkânımız olsa da Türk toplumunun hepsine sosyal medya nasıl kullanılır eğitimi verebilsek. Ancak dikkat edilecek hususlar konusuyla yetinebiliyoruz.
BURASI SOSYAL MEDYANIN DRAMA DÖNÜŞTÜĞÜ YER
Operasyon sürecinde sanatçıların tepkisi, tepkisizliği çok konuşuldu. Operasyona destek çıkan sanatçılara da zaman zaman baskılar da oluyor. Sosyal medya özellikle tanınmış insanlar için bu yönüyle nasıl kullanılıyor? Sanatçıların yerli ve milli olması gereken konularda yeterince tepki vermediğini düşünüyor musunuz?
Sosyal medya aynı zamanda sosyal mahalle ve sosyal terbiyeye dönüştü. Emine Bulut olayını, son kullanıcıya kadar herkes paylaştı. Neslican Tay olayında da hakeza. Hatta o gün güzel bir şey paylaşmadılar.Emine Bulut videosunu görmeyen kalmadı. Kafasını son çevirdiği halini hatırlayın. Anneannesi, “Torunum geldi, anneanne, ben ambulans çağırın diyorum, onlar çekmeye devam ediyorlardı dedi” ifadelerini kullandı. Burası, sosyal medyanın bir drama dönüştüğü yer.
KİMSE SANA POSTALLARINI GİY, ASKERE GİT DEMİYOR
Operasyon çok önemli bir iş. Siz ülke olarak topyekûn harekât üzeresiniz ve ülkenizde bir güvenlik sorunu oluşmuş durumda. Sizin sosyal medya kullanıcılarına ve sizi takip edenlere moral motivasyon vermeniz lazım çünkü sanatçı kanaat önderidir.
Sanatçı karşı çıkandır aynı zamanda. Algıya da karşı çıkandır, göğüs gerendir. Siz bize şimdi lazım değilseniz ne zaman lazımsınız? Eğlenme zamanı senin filmine gidiyoruz. Senin CD’lerini alıyoruz. Sen her gün TV’de dizilerdesin. Biz sana şimdi lazım değilsek peki ya ne zaman? Topluma diyetini ne zaman ödeyeceksin? Hep sen aldın, her yerde sen varsın. Kimse sana postalları giy askere git demiyor.
YENİ BİR ÇANAKKALE SAVAŞI YAPSAK ONDA DA SURARLAR
Bir tweet’le operasyondaki askerlerimizi destekliyoruz, Türkiye’nin haklı davasının yanındayız, demek zor mu? İnsanların bunu isteme hakkı yok mu? Burada maalesef bir bölünme oldu.
Sanatçılar seçimlerde siyasetle bu kadar angaje olmayı sevmeseler de seçim de hepsi tek tek görüşünü açıkladı. Bu daha az bir şey mi? İnsanların, oradaki masumların canı söz konusu. Bir sürü şehit ve gazimiz var. Bu daha az bir şey mi?
Hadi 15 Temmuz’da sustunuz. Bunda niye susuyorsunuz? Emin olun yeni bir Çanakkale Savaşı yapsak onda da susarlar. Bu sanat ve medya, o zamanda olsaydı susardı.
LİNÇ KÜLTÜRÜ DAHA ÇOK YAŞIYOR
Yerli ve milli sanatçıların bir duruş gösterdikleri zaman linç edilmesi hakkında ne söylemek istersiniz?
Linç olaylarının ben çoğunun bot marifetiyle yapıldığını düşünüyorum. Dediğim, “like” meselesi yüzünden. Eğer vatansever sanatçı çok like alırsa, diğerleri de bu işe girer. Siyasi olaylarda böyle olur. Çok like aldılar, çok gündem oldular ve girdiler. Hatta maddi destekte bulundular. Ama like az olunca birkaç vatansever sanatçı kendini ortaya atıyor, açıklama yapıyor. Diğerlerinden ses seda yok. Neden, çünkü like düşük.
Bu yüzden kullanıcılar, gerçekten vatanlarının yanında duran sanatçıları tabiri caizse göklere yükseltmeli, rekor kırdırmalı. O sanatçının takipçisi hızla artmalı. Beğeni ve RT’leri artmalı. Sahip çıkılmalı. Oysa linç kültürü daha çok yaşıyor.
Algı yönetmek öyle bir saçmalık ki sayılarla, haklı haksız duruma, haksız da haklı duruma düşüyor. Normalde bir gün içerisinde her konuya giren insan neden bu konuya girmez ya da girenler de baskı sonucu girmiş olur? Seni seven bir takipçinin, “Sen bu konuda ne düşünüyorsun” demesi çok normal değil mi? Bir şey duymak istiyor senden. Ama medyada linç kültürü çok işlerken özellikle sosyal medyada bu kültür size farklı düşünme imkânı vermiyor.
TEPKİ DAHA AĞIR OLMALI
Türkiye’de savaşa hayır etiketi açıldı ve sanatçılar bu etikete girdiler. Ortada bir savaş yok ki. Sınır güvenliği konusunu çok iyi anlamak lazım bir kere. Sen savaş diyerek düşmanın argümanıyla konuşuyorsun zaten. Bu insanlar peki yeterince eleştirildi mi? Bence hayır. Hatta bazı sanatçılarımız oradaki askerimiz ile kavgaya girdi. Sosyal medyada karşındakinin kim olduğunu bilemezsin ki. Bunu da yaşadık ve gördük.
Bence tepki daha ağır olmalı. Yok, çünkü biz linç kültürü bilmiyoruz. Bilelim demiyorum, bilmeyelim zaten ama karşı taraf da bu ülkeye dair ne varsa bot hesaplarla eleştiriyorlar. Haklı olduğunuz davalarda bile linçten dolayı küçük kullanıcılar bile müdahil olmuyor, “Şimdi bir şey dersem sıkıntı yaşamayayım” mantığıyla.
Bir de takipçi kaybetme mevzusu var. İnsanlar çok takipçi kaybediyor. Son bir aydır 70-80 bin takipçi kaybettim. Neden, çünkü duruşumdan dolayı. Onların istedikleri içerikleri girsem çiçek, böcek, oh ne güzel… Ama önemli konularla ilgili destek olunmalı. Fenomenler, influencer hesaplar bugünler için değilse ne zaman peki? Hep para mı?
TOPLUMSAL OLAYLARI KONUŞMAYALIM İSTİYORLAR
O, başka kullanıcılar sizin hesaplarınızı göstermediği için oluyor. Twitter’a kaydolduğunuzda karşınıza çıkan ilk hesapların hepsi, bu ülkeyle kan bağı uyuşma problemi olan kurumlar. Ya yurt dışından bir STK, medya kuruluşu ya kafası dışarıda bir sanatçı… Bu topraklarla kan bağı olan ve bu topraklara aşık insanları göstermiyor. Böyle olunca da takipçi sayısı sabit kalıyor ya da düşüyor. Hesabınızı silebiliyor da.
Reklama yönlendirmek istiyor. Sonuçta sosyal medyanın da bir amacı var, reklam. Reklama yönlendiriyor. Sen laylaylom şeyler paylaşırsan, seni daha çok kişiye gösteririm, diyor. Ama sen dislike alan şeyler paylaşırsan göstermem, diyor. Çünkü bir toplumsal ve psikolojik olayları konuşmayalım istiyorlar. Bu konuları sosyal medyada konuşursak bizi banlıyorlar, tabiri caizse. Ama laylaylom, dijital pazarlama, ürün satma, kapitalizm ne güzel dersen, coşuyorsun.
FAKE HESAPLARA CİDDİ BİR ÇÖZÜM BULUNMASI GEREKİYOR
Hatta altta Twitter’da makaleler bölümü var. Baktığımızda, hepsi Türkiye ile ilgili sıkıntılı şeyler. Algı, artık bir tık uzağımızda. Vurgulamak lazım, dijital medya okur yazarlığı burada devreye giriyor.
Bizim gençlerimizde bu yok. Hatta sosyal medya okur yazarlığı da yok. Olmayınca mavi tiksiz bir sanatçıyı, fake hesap olmasına rağmen gerçek zannediyor. Ünlüler adına açılmış, piyasada bir sürü fake hesap var. Özellikle FETÖ’cülerin açtığı bir sürü fake hesap var. İlber Ortaylı adına onlarca sahte hesap var. Onu gerçekten Ortaylı paylaştı zannediyorlar.
Buna da ciddi bir çözüm bulunması lazım. Twitter bu arada, parodi hesapları da kapatmıyor. Bu sefer de parodi hesaptan algı yapıyor. Bu da büyük bir sorun, bununla ilgili de hızlı biz çözüm gerekiyor. Gerekirse o kişilerin dava açması lazım. “Benim gerçek hesabım bu, diğerleri bana ait değil” demesi lazım. Yeni bir kullanıcı girdiğinde, karşısına çıkan hesabı gerçek zannediyor. Hele onu bir de takip ediyorsa, teslim olmuş oluyor. Bir profil fotoğrafıyla oluyor.
BUNUN ADI DİJİTAL DİPLOMASİ
Cumhurbaşkanımız Twitter’ı çok dikkate almayın demişti. Bir taraftan baktığınızda mutlaka dikkate alınması lazım ama bir taraftan da çok kirli bir ortam…
Cumhurbaşkanımızın o söylemi, çok eski bir söylem. Onu değiştirdi. Hatta 9 Şubat Sigarayı Bırakma Günü’nde kendi aktif kullanmaya başladı bundan 4-5 sene önce. Son seçimde, biz artık sosyal medyayı kullanacağız dedi. Cumhurbaşkanı sosyal medyayı çok önemsiyor, operasyonla ilgili de oradan bilgi veriliyor. Oradan çok gol yedik çünkü. Sosyal medyanın önemini biliyor, aktif kullanmaya çalışıyor. Hatta sosyal medyaya özel içerikler üretiliyor. Canlı yayınlar yapılıyor. Referans hesapla tek başına olacak bir şey değil ama.
Gönüllü, dünyadaki Türk kullanıcıların, Türkçe bilen, Türkiye sevdalısı kullanıcıların, mesela Pakistanlılar, bizi çok seviyorlar ve ne yapabiliriz diye soruyorlar, hakeza Hindistan, Malezya, Balkanlar Pakistan ve Bangladeş de öyle, gurbetçilerimiz de destek vermelidir. Artık cumhurbaşkanımız da çok önemsiyor. Eskiden Twitter filan bizi bozar düşüncesi vardı ama dünya gerçeği bu, bunu gördü Cumhurbaşkanımız, diretmedi, ben eskiden bunu söylüyordum demedi. Bu da çok güzel bir şey. “Evet burası artık önemli” noktasına geldi. Bazen Çipras’a filan cevap veriyor, bazen Trump’a. Putin’le yazışıyor. Bunun adı da dijital diplomasi.
Dijital medya ve sosyal medya okur yazarlığı ve dijital diplomasiyi ülke olarak bilirsek bence biz bu operasyonun altından kalkacağız diye düşünüyorum. Sahada kazandığımızı sosyal medyada kaybetmeyelim en azından.
DİJİTALE KİM ÇALIŞIRSA GENÇLERİ KAZANIYOR
Türkiye gündemi bu kadar sıcakken gençlerin sosyal medyadaki durumu nasıl? Avrupa’dan, K-Pop’tan etkilenen gençlik ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Gençlik, dijital yerliler, Z ve alfa nesli dediğimiz nesil, çok ciddi anlamda sosyal medya üzerinden yönlendiriliyor. Google yapay zekanın başında Ray Kurzweil diye bir adam var. İki tane kitap yazdı: Bir Zihin Yaratmak ve İnsanlık 2.0. Kurweil’in bizimle bir işi yok aslında, gençliğe hitap ediyor. Yeni dünyanın, versiyon 2.0 insanlarını biz oluşturacağız diyor. Hedef kitle olarak da onları gösteriyor. Dijital yerliler artık sosyal medyada her şeyi kolayca bulabiliyor. Arka bahçelerini biliyor, nasıl girilip çıkılacağını biliyor. Oysa biz dijital göçmeniz. Onlar kadar sosyal medyada aktif bilmiyoruz ve kullanmıyoruz. Onların bağımlılıkları da fazla.
Bugün Türkiye’de 8 saat sosyal medya kullanımı, 2 saat internet kullanımı, 2 saat online kullanımı ve 1 saat müzik kullanımı var dijitalde. Topladığınızda 24 saatin yarısından fazlasında dijitaldeyiz. Bu yüzden gerçek sahada gençleri yakalama şansımız artık kalmadı. Dijitale kim çalışıyor, gençlere yönelik içerik üretirse onları kazanıyor.
Gençler için biz neler yapabiliriz? Onlar kendi donanımlarını nasıl artırabilirler? Öbür taraftan aileler çocukları için, sosyal medya hususunda neler yapmalılar?
1 saatimizi veriyoruz, onların yıllardır yaptığı algıyı siliyorsunuz. Gençlerin duygu dünyalarına dokunmamız lazım. Hz. Ali “7 yaşına kadar çocuklarla oynayın” diyor. Şimdi, yazılım yükleyici kimse kalmamış. Yazılımı youtube yüklüyor. “15 yaşına kadar arkadaş olun” diyor. Kim arkadaş oluyor çocuğuyla? “15 yaşından sonra istişare edin” diyor. Çocuk seninle istişare edemeyince, gidiyor Youtube videolarının altına yorum yazıyor. Takipçisi çok olan kullanıcıyı idol yapıyor. Ailesi onlar oluyor. Aile görevini yapmayınca, çocuğu kim yetiştirecek? Youtuber’lara yavrularım diyenler gördüm. Hayatında görmediğin, izlediğin kişileri sanki 40 yıldır tanıyor gibi konuşuyor. Aile kurumu fıtratta var ya, ona yakıştıracak. Youtube’a güveniyor, çünkü aile o oluyor. O youtuber film çıkarıyor, koşup gidiyorlar.
Aileler ne yapması lazım, çocuklarla vakit geçirmesi lazım. Oynadığı oyunu, izlediği videoyu bilmesi lazım. Çocuğa kızmaması lazım, yönlendirmesi lazım. Kızdığında fake hesaplarla bunu yapmaya devam edecek. Çocuk her gün 9’da internetin başına oturuyorsa, hep bunu yapmak ister. Ekran bağımlılığı çok arttı. Kullanıcıyı dinlemiyor, ekrana bakıyor. Ekrandan belgesel izlesin, e-kitap okusun bir şekilde olumluya çevirsin. Konuşsun, istişare etsin, yürüsün. Sosyal medyadan bir annenin like attığını düşünsene. Ben hatırlıyorum, sevdiğim öğretmenler paylaşımımı beğenince çok hoşuma gidiyordu. Dijitalde mutlu olmayı bilmemiz lazım. Bir annenin çocuğuna şu videoyu izledin mi demesi bile bir vakit geçirmedir. Ülkenin pr’ını ülke içerisinde de yapmamız lazım. Onlar öyle doğuyorlar. Arif’in Manchester’a attığı golü ararken terör propagandasına göre gidiyor.
K-Pop konusunun intihar vakalarını arttırma ihtimali konusunda neler düşünüyorsunuz?
Evet, geçenlerde Sulli diye bir K-Pop sanatçısı intihar etti. Kız daha önce çalıştığı şirkete bırakmak istediğini söylüyor ama şirket bırakmıyor. K-Pop’un şartları çok ağır. İnsan fıtratına aykırı şartlar. Bu çocuklar, 12-15 yaşları arasında toplanıyorlar, 7 kişi bir yerde yaşamaya başlıyor. Ailesi ile görüşmesi yasak, sevgili yasak. Günde 10 saat kareografi çalışıyorlar. Para da kazanamıyorlar bu arada, şirketler kazanıyor. Bu intiharlar çok ciddi arttı. Davranışsal salgın diye bir şey var. Bugün intihar oranı %30’a çıktı Kore’de. Bizim çocuklar onlara benzemeye çalıştıkça fark etmeden onların karakterlerini de alıyorlar. O topluma hitap ediyor, şarkılar ve diziler. O toplum intiharda dünya 2.’si, tecavüzde ilk 10’da. Türkiye bunlarda ilk 100’de değil. Tüm dünyada intihar sayısı 814 bin. Çok dev bir rakam. Teröre bağlı ölüm, 14 bin. Ama bütün merceğimiz oraya dönmüş durumda.