Uluslararası Sosyal Medya Derneği (USMED) Başkanı Said Ercan, Haber 7 Gündem Masası’nın bu haftaki konuğu oldu ve Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli ve Kurumsal İletişim Sorumlusu Mehmet Cebeci’nin gündeme dair sorularını cevaplandırdı.
İşte Ercan’ın Haber7’ye özel açıklamaları…
Suriye’ye askerimiz Barış Pınarı harekâtı düzenlemektedir. Bu hususta sosyal medyada algı yönetimi vardır. Bu süreçte neler yapmalıyız? Üzerimize düşen ne olmalıdır?
Çok büyük bir operasyon. İngilizler duruma “100 yıl sonra savaşı özlemiş Türkler” diyor. Tabii biz savaş demiyoruz; biz ciddi bir terör ve sınırımızı güvenli hale getir operasyonu diyoruz. Gördüğümüz video ve fotoğraflardan, oradaki halkın da Türk askerini nasıl beklediğini ve bir kurtuluş olarak gördüğünü de biliyoruz. Bu süreçte sosyal medyada manipülasyon hiç olmadığı kadar fazla. Özellikle İngilizce, Arapça, Kürtçe ve diğer yabancı dillerde çok ciddi anlamda bir operasyon var. Türkçede hakimiyeti biraz daha sağlamış durumdayız. Zeytin Dalı Operasyonu, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’da yapılan algıya baktığımızda şu andaki algı içeride daha iyi. Fakat dışarıda, özellikle BAE, Almanya, Suudi Arabistan gibi bazı ülkelerin ciddi desteğiyle sosyal medyada ciddi anlamda bir medya manipülasyonu söz konusu. Bu manipülasyon ve dezenformasyon beraberinde insanları yanlış kullanıma da teşvik etmeye başlıyor. İnsanlar devletim ve askerim için ne yapayım, duyarlı olayım bir şeyler yapayım derken, bu sefer mevcut olanı da berbat etme durumuna geliyor. Bu yüzden bu haberler çok önemli. Özellikle algıyı yönetme noktasında. Algı, gerçekten daha gerçektir. Biz şu an gerçekleri konuşuyoruz fakat dünya algıyı konuşuyor. ABD’nin binlerce muhabiri olan en büyük haber sitelerini ve haber kanalları dahi yanlış bir patlamayı sanki Kuzey Suriye’de olmuş gibi gösteriyor. Hatta Trump dahi tweet attı, o bile yeter artık dedi. Ben de hayatımda ilk defa Trump’ı RT ettim.
DÜNYADA OLMAYAN BİR KAZANÇ TÜRKİYE’DE VAR
Dünyada aslında medya ve sosyal medya arasında çok ciddi bir rekabet var. Bu en çok ABD’de yaşanıyor. Trump’ı iktidara getiren sosyal medya gücü ve medyanın hemen hemen yüzde 99’u Trump’a karşı. Fox, CNBC, NBC gibi büyük kuruluşların hepsi sürekli karşı haber yapıyorlar ama Trump sosyal medyadan savaşını sürdürüyor. Türkiye’ye baktığımız zaman, HDP ve HDP’ye yakın medyayı saymazsak eğer, ulusal medyada hemen hemen bir konsensüs oluşmuş durumda. Dört siyasi partinin de yakın medyası operasyon konusunda güzel haberler veriyor. Bu bizim için bir kazanç. Dünya’da olmayan bir kazanç Türkiye’de var.
ÇOK CİDDİ MANİPÜLASYON YAPILIYOR
Fakat bunu bildikleri için özellikle yabancı sermayeli basın kuruluşları sosyal medya üzerinden çok ciddi manipülasyon yapıyorlar. Bunu da görüyoruz. Rusya, ABD kaynaklı ve özellikle Avrupa kaynaklı bazı siteler çok fazla yapıyor bunu. Düşün, hayatında hiçbir zaman bir araya gelmemiş dört Avrupa ülkesinin medya kuruluşları Türkiye’de Youtube kanalı açıyorlar ve ortak haberler veriyorlar. Niçin, ne adına yani?Bundan birkaç sene önce ABD’de bir enstitüde yapılan bilimsel bir araştırmada yalan haberin, doğru haberden 6 kat daha fazla yayıldığı tespit edildi. Siz o haberi yalanlayıp doğrusunu söyleseniz bile geçmiş olsun. Bunu bildikleri için de önce manipüle ediyorlar ve sizi hep savunmada bırakıyorlar. Stratejik bir şey bu. Sizin öne geçip o algıyı yönetmenizi istemiyorlar. Biz hep savunmadayız ve düzeltmeye çalışıyoruz. Düzeltmeye çalıştıkça da onların algısı üzerinden gidiyor.
TÜRKİYE’Yİ YALNIZLAŞTIRMA OPERASYONU DEVAM EDİYOR
Biz “Bölgesinde istikrar sağlıyor, terörden arındırıyor” desek de onlar bir tane sahte videoyla tüm sosyal medyayı yönetiyorlar. Çünkü son kullanıcı onu duyana kadar geçmiş olsun, yayıldı o artık zaten. Onun için özellikle İngilizcede ve Arapçada… Biz eskiden hep Batı derdik, Batı’ya karşı bir savunma mekanizmamız vardı. Çünkü onlar bizim için “gâvurdu”. Gâvurun medyası da gâvurluk yapardı. Bunu anlayışla karşılardık. Şimdi bakıyoruz, Müslüman ülkeler üzerinden de bize karşı çok ciddi bir algı oluşturuluyor. Orta Doğu üzerinden bir operasyon var. Videolar hazırlıyorlar, içerik savaşlı diyorum ben bunlara. Fake videolar hazırlıyorlar. Videoda geçen olay tamamen başka bir bölgede olmuş mesela. Hatta kurgu videolar da var. Bu videolar üzerinden de Türkiye’yi karalamaya çalışıyorlar. Son dönemde çok ciddi bir şekilde var, boykot çağrıları yapıyorlar. Resmen harekâtı bahane ederek Türkiye’yi hem ekonomik hem medya anlamında hem de dünyada yalnızlaştırma operasyonu devam ediyor.
Bunlar aslında biraz da motivasyon amaçlı yapılan şeyler. İşte halka ve askerlerimize moral verelim anlamında. Bak biz çok iyiyiz, moralimiz yerinde. Trump’ın geçen gün Fox News’a bir açıklaması vardı: “Türk askerleri öğle yemeğine gider gibi askere gidiyor” diyor. Biz militarist bir milletiz. 2200 yıllık askeri geçmişi olan bir milletiz. Onun için de İngilizlerin zaten söylediği, “Türkler savaşı özlemiş” ifadesi de buradan geliyor. Bu anlamda askeri de çok seven bir toplumuz.
ASKERLERİN YÜZÜNÜN GÖSTERİLMEMESİ LAZIM
Geçen bir askerimiz şehit oldu, baktık onun sosyal medyada videosu dönmüş. Asker orada güvende ama ailesi, kardeşleri, çoluk çocuğu tanınıyor bölgesinde. Biliyorsun Türkiye’de o bölgeden gelen milyonlarca insan var. Bunların içerisinden hepsinin masum olacağını söyleyebilir miyiz? Arada kimlerin geldiğini biliyor muyuz? Cumhurbaşkanı açıkladı, Kobani’den 400 bin kişi geldi dedi. Bu insanların ne kadarının ne olduğunu biliyor muyuz? Bu anlamda, bence asker yüzünün gösterilmemesi lazım. Mesela bir videoyu paylaşıyorsun da zaten terör örgütünün amacı o videonun paylaşılması. Sen videoda küfür ederek, onu daha çok yayıyorsun.
HALKIMIZ REFERANS ALMADIĞI HABERLERİ PAYLAŞMASIN
Boykot videosunu söyleyelim mesela. O videonun amacı zaten yayılmak. Daha çok kişiye ulaştırmak. Margaret Thatcher’ın çok güzel bir sözü vardır: “Terör haberleri, terör örgütlerinin oksijenidir.” Biz kendi elimizle onlara hizmet ediyoruz. Algı böyle bir şey, iyi bir şey yaptığımızı zannediyoruz. Bu yüzden halkımız referans hesaplardan duymadıkları ve görmedikleri şeyleri paylaşmasınlar. Buradan uyarmış olalım. Haber7 referans bir medyadır. Devletin kurumları ve ajansları referanstır. Bu tür şeylerin dışında yapılan işlerin de kime hizmet edildiği bilinmiyor. İyi bir şey yaptığımızı zannederken ama bu sefer onu daha çok kişiye ulaştırmış oluyoruz. Toplumda kamplaşma, nefret ve nefret söylemi de yaygınlaşıyor. Peki bu nefreti nereye kanalize edeceksin? Bu insanların nefretini nereye kanalize edeceksin? Bu yüzden dezenformasyona çok dikkat edilmeli, dezenformasyon ve manipülasyon sürece çok şey kaybettiriyor.
TÜRKİYE’DE SEVİLEN İSİMLER ÜZERİNDEN ALGI YAPILIYOR
Suriye içerisinden de açılmış hesaplar var. Bunları yapmak çok kolay artık. Dünyadaki algıyı yönetenler şöyle yapıyorlar: Türkiye’de sevilen isimler kim, Mustafa Kemal Atatürk, Recep Tayyip Erdoğan veya X isimli siyasetçi veya sanatçı. Onların profil resimleriyle kullanıcı adı alıp o hesaplar üzerinden yayıyorlar her şeyi. Biz o fotoğrafları görünce, “aa bu vatansever birisi” diyoruz ama geçmiş olsun. Çok kolay, bir tane logo veya afişle algıyı yönetebiliyorsunuz. Sonra bu da gün içerisinde yayılıyor. Gündelik etiketler var bir de. Mesela Barış Pınarı etiketi. Biz orada yazılanları olumlu zannediyoruz ama aslında dezenformasyon için kullanılıyor. Konuyla ilgili aramaları ilgili etiketlerle yaptığımız için etiket üzerinden de bir manipülasyon yapılıyor.
TRUMP AMERİKA’YI TWITTER’DAN YÖNETİYOR
Dünya liderleri artık en önemli mesajlarını sosyal medyadan veriyor. Burası politik bir çekişme alanına döndü. Bunun özel bir nedeni var mı? Neden Trump Türkiye’ye yaptırım uygulayacağını Twitter üzerinden açıklıyor?
Biliyorsunuz ki Trump ABD’yi Twitter’dan yönetiyor. Trump geçtiğimiz senelerde bir açıklama yapmıştı. Sonrasında Pentagon’a Afganistan’dan çekilip çekilmediklerini sordular. Onlar da, “Biz de Twitter’dan öğrendik, yarın da toplantı yapacağız” demişti. Bir ara hakikaten Trump ve John Bolton Twitter’dan yönettiler. Şu anda da bunu yapmaya devam ediyor çünkü geleneksel medyada bir bölünme var. Buna sermaye savaşları da diyebiliriz. Kürüsel sermaye artık Çin’e kayıyor. Liberalizm isteyen Çin ve ulusalcı davranış içine kapanmak isteyen bir ABD. Duyun da inanmayın yani. Çin içeride komünist, dışarıda liberal iken; ABD içeride ulusalcı, dışarıda da liberali artık bırakmış durumda. Medya da bundan etkileniyor yani.
HALKLAR ARTIK SOSYAL MEDYADA YÖNETİLİYOR
Mark Zuckerberg dün muhafazakâr senato üyelerine hesap verdi ve şu anda Demokratların adayı Facebook’u Trump’ı desteklemekle suçluyor bu seçimlerde. Bunlar daha yeni olaylar, Zuckerberg kendini açıklamaya çalışıyor ama yeni aday buna karşı çıkıyor. Birden şunu fark ettiler ABD’de. 2 yıldır bunun davaları devam ediyor. Facebook, Facebook Messenger, Whatsapp, Instagram, hepsi aynı şirkete ait. Bütün bunlar nasıl dünyanın en büyük medyası haline geldiler, bu konuşuluyor. Dünyada sosyal medyada halklar yönetiliyor. Bir genci düşünelim: TV izlemiyor, gazete okumuyor, gazeteler bir bir kapanıyor. Türkiye’de de biliyorsunuz tirajlar oldukça düşmüş durumda. Olan, sosyal medyaya yönelmek. Eskiden ülkeleri yönetme taktiği şöyleydi: Devlet başkanlarını yöneterek halkı yönetirdin. Şimdi bu değişiyor. Dijital dönüşüm her şeyi değiştirdi. Artık Hollywood’dan bahsetmiyoruz. Hollywood filmleri bitti, artık Netflix filmlerinden bahsediyoruz. Dijital TV platformlarından bahsediyoruz. Artık, ülkelerin yaptığı medya operasyonlarından değil sosyal medya operasyonlarından ve algıdan bahsediyoruz. Çünkü bir gazetenin yaptığı kolay bir şekilde tekzip ediliyor ve ona karşı önlem alabiliyorsunuz. 10 milyon düşünen zihinden bahsediyoruz. Türkiye’den birçok etiket dünya gündemine giriyor. Çünkü o saatlerde ABD’de gece olduğu için daha geniş kullanıcı kitlesi Türkiye’de oluyor. Orta Doğu çok kullanıyor. Arap Baharı’nın üzerinden çok geçmedi. Arap Baharı sosyal medya üzerinden dizayn edildi. Biz bunun bir operasyon olduğunu yıllar sonra öğrendik.
BUNDAN SONRAKİ ALGI YÖNETİMİNİN MERKEZİ DARK VE DEEP WEB OLACAK
Bir dönem Facebook çok popülerdi, şu anda Twitter çok popüler. Önümüzdeki dönem için öngördüğünüz, konuşulan bir sosyal mecra var mı?
Bence bundan sonraki algı yönetiminin merkezi dark ve deep web olacak. Deep web, arama motorlarıyla girilemeyen, özel tarayıcılarla girilen bir alan. Onun da hemen dibinde dark web var. Dark web biraz daha devletler arası istihbaratın ve yönlendirmelerin çok fazla olduğu bir yer. Hacker marifetiyle girilebilen, gençlerin de girdiği popüler bir platform. Burada istediğiniz kadar belge bulabiliyorsunuz. Ülkelerle ilgili ciddi operasyonları burada görebiliyorsunuz. Anonymous diye bir hacker grubu var, Anonymous’un yuvalandığı yerler buralar ve istedikleri siber saldırıyı yapabiliyorlar. Bundan sonra artık dünyada deep web, dark web ve siber savaşları konuşacağız. Twitter kullanımı azalıyor gittikçe. Instagram’da biz şu an dünya ikincisiyiz. Ama Instagram’a bu operasyonlar çok yansımıyor. Çünkü Instagram gençlerin çok olduğu biraz daha soft bir yer. Mesela Snapchat’in Türkiye’de 7 milyon kullanıcısı var. 7 milyon ama bunların hepsi 20 yaş altı, üstü yok. Snapchat’te biz yokuz mesela. Snapchat’te kanaat önderleri de yok.
GELECEĞİN OLAYI SOSYAL MEDYADA İÇERİK, KİM ÜRETİRSE KRALDIR
Bence Türkiye’de analiz yapacak kullanıcı ve kanaat önderlerinin eksikliği var. Said Ağabey dediyse doğrudur diyecek gençleri oluşturacak bir analiz yetkisi… Ama bakıyoruz üretim yok. Biz buna içerik/content marketing diyoruz. Geleceğin olayı sosyal medyada içerik. Bunu kim üretirse o kraldır. Siz ne kadar çok video, animasyon, infografik, görsel hazırlarsınız… Ben mesela bu operasyon başladığında, açık söyleyeyim, TSK ile ilgili doğru dürüst güzel görsel bulamadım. Hatta görsel için TSK ile iletişime geçelim, bize görsel versinler dedik. Birkaç tane ortak tatbikattan birkaç fotoğraf bulduk. Azerbaycan, Kore ordularıyla yan yana bunlar da. Google’a ‘American Forces Army’ yazın, nasıl fotoğraflar çıkıyor karşınıza… Sanki böyle filmden fırlamış gibi. Bu anlattığımız algı yönetimi.
TSK BÜNYESİNDE METİN YAZARLARI OLMALI
Adamlar Somali’de Kara Şahin Düştü diye bir film yaptılar, 14 askerin mağlubiyetini öyle verdiler ki filmi izleyince helal olsun diyorsun. Oysa biz gerçeğini yaşıyoruz. O videoları hepimiz izledik, siviller bodrum katına kapanmışlar. İnsanlar Türk askerini bekliyor. Ağlayarak bizi karşılıyorlar. Dünyada çocukların sevdiği tek ordu Türk ordusu. Bu hikayeleri bizim Batıların dediği storytelling gibi anlatmamız lazım. Bazıları çok iyi hikâye anlatır, asker anlatamaz sadece yapar. Bizim çok ciddi metin yazarlarına da ihtiyacımız var. Bugün devlet ve TSK bünyesinde metin yazarları olmalı. TSK sosyal medyada, İngiltere’den sonra gelen, NATO’nun ikinci ülkesi. Instagram’a gelmedi ama Flicker’a geldi. Ama Flicker kalmadı artık. Şu an bence iyi gidiyor, çok kötü gitmiyor fakat bizim içeriğe ihtiyacımız var. Savunacak insan ingilizce savunmak istiyor, atacak ABD gündemine ama ne atacak? Sürekli elimizde aynı şeyler. Bir içerik atölyesi oluşturulmalı ve onaydan geçmiş doğru bilgiler hızlı bir şekilde paylaşılmalı. Biraz ironi olabilir, mizansen olabilir. biraz İngilizcesi var, ABD gündemine atacak, ama ne atacak? Elimizde sürekli aynı şeyler. Bir içerik atölyesi oluşturulup onaydan geçmiş içeriklerin hızlı ve kreatif bir şekilde, kreatif kelimesini çok önemsiyorum, her şey değil de biraz ironi dahi olabilir, mizansen de olabilir, oradaki gerçeklik, halkla yapılan söyleşiler…
TÜRK-KÜRT KARDEŞLİĞİNDE BİNLERCE YILDIR SIKINTI YOK
Mesela bir amcamız vardı, ailemden 8 kişiyi kaybettim diyor. Bu o kadar duygusal ki metin ki bunu kayıtsız kalmanız mümkün değil. Ben de yayınladım. Hatta, “Kürt kardeşlerim, bu videoyu kendi dilinizde dinleyin” dedim. Çünkü onlara yapılıyor. Trump da dünyanın bütün muhalifleri de bize bunu yapıyor. Kürtler ve Türkler savaşı demeye çalışıyorlar ısrarla. Çünkü içeride huzursuzluk çıksın istiyorlar. Bizim buna karşı bir algı çalışması yapmamız lazım. Hatta buradan şunu söyleyeyim: Kürt ve Türk kardeşlerimizle, “Biz kardeşiz, biz bu operasyonu destekliyoruz, bu teröre karşı bir operasyondur. Kürt Türk kardeşliğinde binlerce yıldır bir sıkıntı yoktur” diye videolar üretmemiz lazım. Gerçek olan budur. Hatta bunu İngilizce üretmemiz lazım. “Our brothers” dememiz lazım. Ama içerik yok işte.
AVRUPA’DA CİDDİ BİR PROPAGANDA VAR
Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde ciddi terör propagandası var. Şimdi onlar Kürtler diyor, biz YPG/PKK diyoruz. YPG/PKK’yı tanımadıkları için… Biz de Kürtleri kötüleyemeyiz onlar kardeşimiz çünkü bizim. Biz buraya onlar oraya vuruyor. Bu sefer de attığımız başka yere gidiyor. Bizim şunu vermemiz lazım: Kürtler ayrı, teröristler ayrı! Biz bu ülkede beraber yaşıyoruz. Onlar bu ülkede cumhurbaşkanı oldu, bakan oldu, her yerdeler. Burası onların ülkesi zaten. Müslüman Kürtler bizim her zaman kardeşimiz. Gerçi bunun Müslümanlıkla da alakası yok.
Müslüman ülkelere de söylemek lazım. Ezanı yasaklamış olduklarını çok işleyemedik bence. Özellikle gönüllüler, bu içerik hareketlerini gitsinler belli ülkelere reklam yapsınlar. Bugün her istediğiniz ülkeye reklam verebilirsiniz. Gönüllüler, oradaki iş adamları bir şey yapmak istiyorsa ülkelerine, onaylanmış, devletin bununla ilgilenen, İletişim Başkanlığı, MSB, TSK’dan gelen içerikleri ülkesinde reklamla duyursun.
Cüzi reklamlarla Almanya’da birçok insana ulaşabilirsiniz. Bizim bunu tanıtmamız lazım. YPG ve PKK’nın aynı olduğunu, bunların terörist olduğunu ve dini olmadığını, bunların Türkiye’nin sınırını ve bekasını çok ciddi ihlal ettiğini söylememiz lazım. Ama bunları hiç duyamıyoruz. Hep aynı şeyler.
Ben artık aynı videoları izlemekten bıktım. Whatsapp gruplarında da aynı. 5 günlük videoyu yeniymiş gibi gruba atıyor. 5 günü geçtim, 2 yıl bile olabilir. Bunu biz süzgeci olmalı, herkesin vakti çok değerli. 256 kişilik bir grup. 1 dakikalık bir video olsa, 256 dakika etti. 4 saate tekabül eder. Hepimizin hayatından giden 4 saat. 3 dakikalık videoyu düşünün. Yazık değil mi? Yani ciddi anlamda operasyon yiyoruz sosyal medyadan, herkesin bunu toparlaması, dezenformasyonu engellemesi lazım. Referans hesapları takip edip içerik üretmesi lazım. Birbiriyle içerik paylaşımı yapması lazım. Bir yerde bir şey gördüğünüzde ilgili kişilere ihbar etmeniz lazım. Bu da önemli. Spamlediğinizde birçok hesap kapanıyor ve askıya alınıyor. Eğer çok doldum deyip küfür ederseniz bu sefer sizin işe yarayan hesabınız da kapanıyor. Tehdit ettiniz, Twitter olaya siz haklıymışsınız gibi bakmıyor. Tehdit var kapat diyor. Birçok hesap askıya alındı bu süreçte. Yaptığımız takipler sonucu, yurt dışında ortak block havuzları oluşturduklarını gördük. Oraya da vatansever kullanıcılar adlarını eklemişler, beraber blocklayalım diye bir site açmışlar, giriyorlar ve sizi blockluyorlar.
Twitter kullanıcılarının yüzde 5’i kadar şikâyet gelirse hesabın bloke oluyor. Buyrun, bir operasyon daha. Çünkü Twitter’ın arka planında yapay zekâ çalışıyor, Türkiye haklı sınırlarını koruyor diye düşünmüyor. Arkadaki yapay zekâ, “çok bloklanıyor, demek ki sıkıntı var” deyip bloke ediyor, geçmiş olsun. Sonra zaten askıyı kaldırana kadar, bir kullanıcıyı daha kaybediyoruz. Arka planda dijital savaş çok ciddi anlamda sürüyor ama bu savaşı doğru yönlendirecek doğru kullanıcılara doğru şeyleri yaptıracak bir şeye ihtiyaç var.
SADECE TÜRKİYE DEĞİL DÜNYAYA HİTAP EDEN SOSYAL AĞLAR KURMAMIZ LAZIM
Dijital savaşta Türkiye’nin yerli enstrümanlarının olmamasının bu konudaki etkisi nedir?
Hepimiz geçti oraya. Biz eleştirdik de şunu düzeltin diye, ama çok geç kaldılar. Aslında bu çok önemli. Hep söylüyoruz. Yerli, milli sosyal ağ kavramı doğru fakat buradan çıkıp sadece Türkiye’ye değil dünyaya da hitap edecek sosyal ağlar kurmamız lazım. Yeni bir şey denemek lazım. Her taklit aslına övgüdür. Şu an bizim kendi sosyal ağlarımız olsaydı ve vatansever kullanıcılar bir araya gelseydi, biz oradan yaptığımız çalışmalarla belki Twitter’a girip daha büyük bir etki oluşturacaktık. Çünkü hostingde problem. Binlerce kullanıcı bir yerde host edip eyleme dönüştürmek istediğinde bunu yapacak hostingin yok. Herkes ne yapalım diyor. Herkesin, ne yapmalıyız sorunsalı da var. Biz tabii Sosyal Medya Derneği olarak bunun üzerinde düşüyoruz ne yapılmalı diye. Yakında bir kılavuz da yayınlayacağız. Çünkü bu operasyon hemen bitecek bir operasyon değil, büyük bir şey. Belki aylarca sürecek. Belki bittikten sonra da bu algı sürecek. Bu süre zarfında doğru bir şekilde nasıl kullanılmalı, nasıl faydalı kullanılabilir. Hem bireysel hem toplumsal hem ülkesel hem de bölgesel zarar.
DİJİTAL SAVAŞ YAŞIYORUZ
Suudi Arabistan neden Twitter’ın yarısını aldı? Şu an Twitter’ın büyük ortaklarından birisi Suudi Arabistan. Geçen gün tweet de atmıştım, şu an sosyal medyayı çok aktif kullanan 3-4 tane ülke var; ABD, Suudi Arabistan, BAE, Türkiye ve Pakistan. Resmen biz bizle kavga ediyoruz. Avrupa’da Twitter yok. Çok ilginçtir, Almanya İtalya gibi ülkelerde trend topic oluşturmak da kolay çünkü kullanan pek yok. Onlar hala Facebook kullanıyor. Öyle bir kavgaları, dertleri yok. Yaşadığımız şey tam anlamıyla sosyal medya savaşı, dijital savaş. Sözlükler üzerinden de çok ciddi bir algı var. Geçen gün Wikipedia İngiltere, Türkçe bilen editör arıyordu. Wikipedia Türkiye’de kapalı. Neden Türkçe bilen editör arıyor? Büyük haber ajansları da Türkçe bilen editör arıyor. Neden şimdi?
İLETİŞİM KİMİNSE GENÇLİK ONUNDUR
Şu da yapılabilir: Güzel bir içerikle, Insragram sayımız 40 milyona ulaştı. Dünya ikincisiyiz ABD’den sonra. Dev bir havuzdan söz ediyoruz. Orada özellikle gençlerimizi kaybetmemek için güzel içeriklerle anlatmak lazım. Mesela ben bunu yapmaya çalışıyorum. Belki 7-8 tane normal bir şey koyuyorum ama operasyonla ilgili bir tane bilgilendirici bir şey koyuyorum çünkü çocuklar da bunu dışında kalmasınlar diye. Çünkü algıyı biz önceden vermezsek başkası veriyor, ülkesini bu sefer başka şekilde görüyor. Bak biz orada sivilleri öldürüyormuşuz diyor. Bunun formülü, iletişim kiminse, gençlik onundur. İletişim bizim olsun.
GURBETTEKİ TÜRKLER DESTEK VERMELİ
Operasyonla ilgili dünyada yapılan algı operasyonlarına sosyal medyadan nasıl cevap verebiliriz? Biz Türkçe derdimizi anlatıyoruz ama İngilizce kısmında eksik mi kalıyoruz?
Fransızca o kitleye ulaşmak anlamında önemli bir dil çünkü Afrika’da çok sömürgesi var, Afrikalılara bu şekilde ulaşabiliyorsunuz. Felemenkçe de önemli. İspanyolca dünyada en çok kullanılan ilk 4 dil arasında ama gündemimizde hiç yok. Koskoca Güney Amerika, İspanya’nın ve Portekiz’in etkilediği bölgeler konuşuyor. Rusça da öyle. Türki cumhuriyetleri sanki hemen yanımızda gibi düşünüyoruz ama son süreçte gördük. Kıbrıs’tan dahi gol yedik. İstatistikler ortada. Rusça, Fransızca, İngilizce, İspanyolca, Felemenkçe ve Arapça dillerinde çok acil içerik üretmemiz lazım.
Aslında bir içerik merkezi lazım. Şu an Barış Pınarı ile ilgili 2 tane Türkçe ve İngilizce hesap var. Bunlar içerik üretiyor. Bunların çoklu dilli olarak, ekstra kullanıcı adlarıyla oluşturulması ve içerik üretilmesi lazım. İletişim Bakanlığından raporlar geliyor. İletişim Başkanlığı şu an hiç olmadığı kadar çalışıyor. Yapı oturdu fakat ben bunun gönüllü kullanıcılarla özellikle gurbetteki Türklerin desteği ile büyümesi gerektiğini düşünüyorum. Biz havuz üzerinden, gönüllü desteğini almadan, siz istediğiniz kadar binlerce kişi çalıştırın bu iş olmaz çünkü karşı tarafınızda bir gönüllü ordusu var. Sizin her elemen çalışmanız karşılık bulmuyor çünkü yayılma başka bir şey.
AMAÇ TÜRKİYE’Yİ İÇERİDEN KARIŞTIRMAK
Mesela bir ekip yayılmaya yapacak, bir ekip içerik üretecek, biri algı yönetimi ile ilgilenecek, metin yazarlığı yapacak. Böylelikle karşılık buluyor. Twitter’da bir yalan çıkıyor, sonra o hesabı kaynak göstererek medya kuruluşu haber yapıyor, sonra haber tekrar sosyal medyaya geri dönüyor. İki etkileşim alıyor yani. Biz 2 gün boyunca onu konuşuyoruz ve bloke ediyoruz. Algı böyle işliyor. Sosyal medyada kaynağında tüketmek lazım.
Bazı hesapların Türkiye’ye erişimi engellenmeli, bu da çok acil yapılabilir. Hukuki bir kararla bu hesap Türkiye’ye erişemez, denilebilir. FETÖ’cü hesaplarda bunu yapıyoruz, yapmak zorundayız yani. Çünkü senin iç işlerine karışıyor. Burada sansürlük bir şey yok. Yalan paylaşım yapıyor ve niyeti iyi değil. Hata yapabilir insan. O ayrı bir durum. Ama bunun sebebi sizin ülkenizi karıştırmak. Bu kapatılsın, Türkiye’ye o hesabın erişimi kapatılsın. Çünkü algı yapanların amacı Türkiye’de içeriyi karıştırmak, Türk ile Kürt’ü karşı karşıya getirmek. Bunu amaçlıyor, videoların amaçları da bu zaten.
GOOGLE GÖRSEL KULLANILMALI
Henüz operasyonun başındayız. Kamışlı’ya daha girilmedi. Ayn’el Arab’a girilmedi. Büyük şehir merkezlerine girilmedi. Buralara girildiği zaman ne olacak?
Biz şu an aslında bir fırsat dönemindeyiz. Bu dönemde yönlendirilecek gönüllü hareketler bize çok katkı sağlayacak. Çünkü sürekli fotoğraflar düşüyor.
Google görsel de kullanılmalı. Pek kullanılmıyor. Bunlar zaten çıkıyor. İhtiyaç var, biz bunun üzerinde çalışıyoruz. Hatta hesap açmayı bilmiyor insanlar. Birçok yerde eğitim veriyorum, salonun yarısının Twitter’ı yok. Belki destekleyecekler ama nasıl açacaklarını da bilmiyorlar. Açtığında da yumurta kafa. Ondan sonra kullanıcı adı filan da yok. 2 tane spam alınca kapanıyor gidiyor.
SOSYAL MEDYA SAVAŞININ DEVLET FARKINDA
Bu şunun için önemli: Trump bir tweet atıyor, 20-60 bin beğeni alıyor. Bizim Cumhurbaşkanımızın daha düşük. Bu da dünyada algıyı etkiliyor. Bak halk destek veriyor, vermiyor gibi.
Sosyal medyanın yöneticileri etkileme gücü de böyle bir şey zaten. Türkiye’de en çok takipçisi olan kullanıcı Cem Yılmaz. İlk 10 kullanıcıyı sıralamıştım. Daha bir ay önce güncelledim ben bunu. Cem Yılmaz’la Cumhurbaşkanımız arasında 300 bin fark vardı. Şimdi bu 50 bine kadar düştü.
Operasyonun başladığının sosyal medyadan duyurulması çok kritik bir hareket. Cumhurbaşkanımız kendi resmi hesabından duyurdu. Sosyal medya savaşlarının Cumhurbaşkanlığı farkında artık. Devlet de öyle. Gönüllü hareketler desteği arttırır, organize olursa bu işi kotaracağız. Aksi halde sosyal medyadan gol yemeye devam ederiz.
TÜRKİYE’DE NE İLE İLGİLENELİM?
İndependent, Sputnik ve bunun benzeri pek çok yabancı yayıncı ülkemiz ile ilgili yoğun haber yapmaya başladılar. Özellikle iç kamuoyu algısını yönetmek için yaptıkları çok belirgin. Türkiye’nin bu nevi enstrümanları var mı? Türkiye’nin yurt dışı yayınları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu noktaya devlet de onlar da hazırlandı. TRT World’e baktığımızda ya da diğer yabancı kanallarımıza baktığımızda artık yabancı kanallarımız var. TRT Arapça var, TRT Kürtçe var. Hatta İmran Han ile Malezya Devlet Başkanı ve Cumhurbaşkanımız İslamofobi ile mücadele için ortak, BBC tarzı bir kanal kuracağız dediler, İslamafobi ile mücadele için. Bu saydığınız medya kuruluşları Türkiye’de eş cinsel propagandayı da arttırmak, toplumdaki üremeyi bitirmek için bir üçüncü cinsiyet yayını yapıyorlar. Direkt gençler üzerinde çalışıyorlar.
K-pop üzerinden de ciddi bir algı var. Neyle ilgilenelim Türkiye’de? İnsan hakları mı, eş cinsel hakları mı, çevre hareketi mi, diyorlar? Üç konu var, başka bir şey yok. Aslında bu üçüyle de ilgileniyoruz demek. Oysa Türkiye’de baktığınız zaman, dünyadaki kadar büyük bir çevre felaketi var mı?
TÜRKİYE ARTIK BÜYÜK OYNUYOR
BP’nin,Dünyanın en büyük çevre felaketi, 120 km çapa ulaşmış durumda. O istasyonda 50 kişi hayatını kaybetti. Daha 9-10 sene önceydi. Greenpeace gibi kurumlar bunu ne çabuk unuttu? Niye kimse konuşmuyor? BP Google’a reklam verdi tabii, sivil toplumu da dünya medyasını da besledi, logosunu da değiştirdi. Geçmiş olsun.
Ben konferanslarda soruyorum, bunu duydunuz mu diye, kimse duymamış. Türkiye’deki o sanatçılar neden BP’nin yarattığı krizi konuşmuyorlar. Türkiye’de hala iş yapıyor British Petrol. Kimse tepki göstermiyor, ben oradan almıyorum demiyor. Dünyanın en büyük çevre felaketini nasıl unuttuk, demek ki parayı verince unutuluyor.
Türkiye bence bu konuda artık büyük oynamaya başladı. Dünya medyasını da besliyor. En son Gülnur Aybet Hanımın güzel çıkışları vardı. Yine Washington Post’a baktığımız zaman Cumhurbaşkanımızın ve İletişim Başkanlığımızın yayınladığı makaleler var. Ben bunlar da çok önemli ve kıymetli. Eskiden bunlar yoktu. Biz de artık o global oyunu bilmeye başladık. Sadece gönüllü hareketleri yönlendirmemiz lazım. ABD ve Avrupa’da istemediğin kadar Türk var. Bugün merhaba diyerek Çin’e kadar, Selamun Aleyküm diyerek Güney Afrika’ya, Almanya’ya gidersin. Dünyanın hangi ülkesinin böyle bir konumu var? Kimin böyle bir dil avantajı var. Böyle bir kardeşlik ve tarih avantajı var? Türkiye’deki bütün operasyonların sebebi o. Türkiye bu kadar güçlenmesin ve eski coğrafyasına dönmesin. Düşünce olarak, kültür olarak, insan kaynağı olarak da geri dönmesin diyorlar. Ben, iyi gittiğini düşünüyorum. Türkiye içinde çok iyiyiz.
HERKES ŞİFRELERİNİ GÜVENLİKLİ YAPSIN
TRT World’e operasyon çekildi mi?
TRT World özellikle bu süreçte güzel yayınlar yaptı ve yapmaya devam ediyor. Twitter özgür bir platform. Mültecileri karşısına aldığında Trump, Twitter, “Mülteciler tarafından gururla geliştirildi” yazmıştı. Şunu da iyi bilmek lazım, Twitter’ın şu an başındaki adam İranlı ve İran’ın bize bakışı bu operasyonda çok doğru değil. Bu anlamda çok çatışıyoruz. Birçok değişken var yani.
Twitter’ın bu süreçte birçok hesabı askıya alacağını düşünüyorum. Türkiye’nin önemli yazarlarından birini mavi tiki gitti mesela. Mavi tik gittikten sonra da hacklendi. Bu süreçte bunların çok olacağını düşünüyorum. Herkes şifrelerini güvenlikli yapsın, üçlü kombinasyon şeklinde yapsınlar ve telefonlarına bağlasınlar. Ortak kullanımda açık bırakmasınlar hesaplarını. Bilgisayarınıza erişip sizin hesabınızdan bir tweet atarlar, geçmiş olsun. Kimin attığını bilemezsiniz ve Türkiye’de kıyamet kopar. Bilmeyenler, mümkünse hiç kullanmasın. Çünkü kullanıcı güvenliği çok önemli, operasyonun malzemesi olursunuz. Hatta bazı insanlar geriye dönüp ne attıklarına baksınlar.
GECE SİZ YATTIKTAN SONRA TWEET ATABİLİRLER
Gece siz yattıktan sonra bazı hesaplar kullanılıyor. Teknik olarak bunun üstünden geçelim. Bazı uygulamalara yetki veriyoruz, yetki verdiğimiz uygulamalar hesabımızı bizim adımıza kullanabiliyorlar, tweet atıp başkasını takip edebiliyor. Bu yüzden kullanıcılar kimleri takip ettiklerini tekrar kontrol etsinler. Attıkları tweetleri de geriye doğru kontrol etsinler. Gece siz yattıktan sonra tweet atılabilir. En azından son kullanıcılara ve attıkları tweetlere baksınlar.
Uygulamalar üzerinden çok ciddi gol yiyoruz. Geçenlerde yüz değiştirme meselesi çıktı. Bu uygulama herkesten yetki aldı mesela. Şu an istediği kullanabilir bunu. Rusya’nın bir uygulaması bu. Bugün TicToc Çin ve Türkiye’den veri topluyor. Rusya sürekli veri topluyor. Amerika zaten öyle. Bu kadar veriyi ne yapıyorlar? Toplum mühendisliğinde kullanıyorlar.
SİBER SAVAŞ VE VERİ SAVAŞI
Mücadele sahası data ve siber savaşa evriliyor…
Kesinlikle. Siber savaş ve veri savaşı. O veri bizde yok. Cambridge Analytica mesela. Bugün Trump’ın kazanmasında, Brexit’te ve Boris Johnson’ın kazanmasında çok etkiliydi. Şu an yasaklandı. Çok ciddi tersine mühendislik yaptı. Trump’a oy verecek bölgelerde insanları sandığa yönlendirdi. “63 like ile sizin görüşünüzü biliyoruz” dediler. Trump’a oy vermeyecek yerlerde de, “Sandığa neden gidiyorsun ki” algısı yarattılar. Trump’a oy veren güney bölgelerde insanlar daha çok sandığa gitti, kuzeyde sandığa gidilmedi. Bu şu anda da işliyor.
DİJİTALDEKİ İSTİHBARAT SAVAŞLARININ BAŞKA YÖNÜ
Mesela Kore popunun 10-20 yaş arasındaki kızları etkileyen reklamlarla çıktığını görüyoruz. Anne baba o reklamı görmüyor, grubu tanımıyor, ama kız biliyor. Türkiye’de bu kolaylıkla yapılabilir. Bir grup hedeflenir, reklam ve haberlerle. Bir medya kuruluşu mesela, “Benim haberim sadece doğuda gözüksün” diyebilir. Biz de hiç haber yapmıyorlar diyebiliriz, ama o haber orada gözüküyor. “Sadece bu dili konuşanlar görsün” seçeneği de var.
Artık bir sesin üzerine farklı bir sesler yükleyebiliyorlar. Demoları yapıldı ve ben de dinledim. Siz başka duyuyorsunuz ben başka. Gençler ve yetişkinler başka duyuyor mesela. Bir ara mavi/sarı elbise olayı vardı. Herkes farklı görüyordu. Bu da dijitaldeki istihbarat savaşlarının başka bir yönü. Bir baba bu müzik ve şarkıda hiçbir şey yok kızım ilgilenebilir diyebilir ama biz verdiği mesajı aslında bilemiyoruz. Bu çok önemli.
VATANDAŞLARIMIZ ŞİKAYETLERİNİ BİLDİREBİLİR
Hiç beklemediğimiz yerlerden gol yemeye başlıyoruz. Cumhurbaşkanımızın bir konuşmasının ortasından laf cımbızla çekiliyor, manşetten veriliyor. Haberin içini bir okuyorsun, aslında ilgisi yok. Ama insanlar haberi okumuyor artık. Bu da haberde cımbızlama çok yapılıyor. Bu tip haberleri de ilgililere şikâyet etmek lazım.
Bilişim suçlarına ihbar edilmesi lazım. Vatandaşlar şikayetlerini buraya bildirebilirler. Önemli bir boşluğu doldurdu. Mesela önemli bir konuda, teyit edilmesi lazım. Onu teyit etmiyor, çok az takipçili bir kullanıcı bir şeyi manipüle etmiş, onu açıklıyor.
SOSYAL MEDYADA ETKİLEŞİME ÇOK DİKKAT EDİLMELİ
Dezenformasyonun çabuk yayıldığını konuştuk. Bu süreçte bir çok fotoğraf vieo kullanıyor. Son zamanlarda teyit.org’u takip ediyor pek çok insan. Bu konuda insanlar ne yapmalı? Bu algı nasıl yıkılabilir?
Teyit.org önemli bir boşluğu doldurdu. Fakat baktığımız zaman, kendi sitesinde İngiltere Büyükelçiliği tarafından desteklendiği yazıyor. İngiltere Büyükelçiliğinin desteklediği bir yer size ne kadar olumlu teyit sağlayabilir? Size ihtiyacınız olduğu yerde teyit sağlayabilir mi? Bilmiyorum, bu bana biraz sıkıntılı geliyor.
Öte yandan sosyal medyadaki en büyük sıkıntılardan biri ise, bir video çok fazla etkileşim alıyorsa yayınlanıyor. Çünkü özellikle gençlerin derdi etkileşim. Ama sen çok güzel bir şey hazırlamışsındır, Türkiye’nin oradaki amaçlarını anlatıyordur ama like almıyorsa paylaşılmaz. Bu da bir yöntem.
Gönüllü kullanıcılar birbirlerini beğenirler, takip ederlerse insanlar bir süre sonra o tür şeyler paylaşmaya başlayacak. Türkiye karşıtı içerikler çok fazla beğeni alırsa, biz bunu Gezi’de de yaşadık, insanlar onu paylaşmaya başlıyor. Gezi’nin ilk 2 gününde 300 bin fotoğraf paylaşıldı. 300 bin kişi mi vardı orada? Hayır. İnsanlar çok fazla beğeni alıyor diye paylaşmaya başladı. Bu operasyonda da biz eğer gerçekten vatanımızın yanında durduğumuz zaman çok beğeni alacaksak, gençler vatansever olduğunda beğeni alacaksa, bayrak paylaştığında, askerimizin yanında durduğunda çok beğeni alırsa, o zaman paylaşır. Ama karşı taraf çok beğeni alıyorsa, bunu paylaşayım da biraz takipçim olsun der. Buna çok dikkat etmek lazım.
Lütfen görülen içeriklerde kullanıcılar onları desteklesin, yorum yapsın, en azından bir emoji koysun ve etkileşim artsın. Etkileşimin bir faydası da eğer çoksa sizin hesabınız kapanmaz. Etkileşim azsa sizi bot olarak algılıyor ve hesabınızı kapatıyor. Herkes içerik paylaşmak zorunda değil. Gidip Cumhurbaşkanını RT edebilirler. Bu da bir içerik paylaşımıdır. Herkes bir terör uzmanı gibi açıklama yapmak zorunda değil.
TOPLU SPAM HAREKETLERİ BAŞLATMAK GEREK
Öte yandan TSK uyarmıştı, herkes çıkıp her şeyi paylaşıyor, biz böyle resmen TV’deki şeylerle fikir veriyoruz. Asker buradan vurur, siz şuradan kaçın gibi. Bakınız haritalar yayınlanıyor sosyal medyada. Bu bizim işimiz, sosyal medyanın işi değil. Bu onların istediği bir şey ve biz kendi elimizle yapıyoruz. Özellikle İngilizce bir hesap gördünüz, artık tweet çevir diye bir şey var. Çevirin bakın, eğer olumluysa RT’leyin ki görünürlüğü artsın.
Twitter algoritması şöyle çalışıyor: Osman Ateşli bugün bir şey paylaştı, çok RT alıyor, iyi bir şey bu, öyleyse bunu yukarı çıkarayım. Yapay zekâ böyle çalışıyor. Belki işlerine çok gelmezse müdahale edip düşürebilirler. Bazı etiketler ara sıra düşüyor. Bu tür etkileşimleri arttırmak, bir şekilde fayda sağlamak bizim tezlerimizin dünyada daha fazla kişiye ulaşması demek aslında.
İnsanlar karşı çıktıkça da etkileşim alınıyor. O etkileşim de yalan da olsa o fotoğrafı ve o paylaşımı gündeme çekiyor…
Türkiye bu durumda, uluslararası avukatlarımız devreye girerek dava açacak ve dünyada gündeme getirecek. Yapanın yanına kar kalıyor muhabbeti gibi, etkileşim de yanına kar kalıyor.
Toplu spam hareketleri başlatmak lazım. Spam hareketlerinde, kişinin direkt kendisine yapılabilir ya da bir de o tweet’e yapılabilir. Mesela yalan haber denilip spamlenebilir. Etkileşim atmak yerine spamlemek çok daha etkili olacaktır. Bunların hepsi iyi kullanım ile ilgili şeyler. Keşke imkânımız olsa da Türk toplumunun hepsine sosyal medya nasıl kullanılır eğitimi verebilsek. Ancak dikkat edilecek hususlar konusuyla yetinebiliyoruz.
BURASI SOSYAL MEDYANIN DRAMA DÖNÜŞTÜĞÜ YER
Operasyon sürecinde sanatçıların tepkisi, tepkisizliği çok konuşuldu. Operasyona destek çıkan sanatçılara da zaman zaman baskılar da oluyor. Sosyal medya özellikle tanınmış insanlar için bu yönüyle nasıl kullanılıyor? Sanatçıların yerli ve milli olması gereken konularda yeterince tepki vermediğini düşünüyor musunuz?
Sosyal medya aynı zamanda sosyal mahalle ve sosyal terbiyeye dönüştü. Emine Bulut olayını, son kullanıcıya kadar herkes paylaştı. Neslican Tay olayında da hakeza. Hatta o gün güzel bir şey paylaşmadılar.Emine Bulut videosunu görmeyen kalmadı. Kafasını son çevirdiği halini hatırlayın. Anneannesi, “Torunum geldi, anneanne, ben ambulans çağırın diyorum, onlar çekmeye devam ediyorlardı dedi” ifadelerini kullandı. Burası, sosyal medyanın bir drama dönüştüğü yer.
KİMSE SANA POSTALLARINI GİY, ASKERE GİT DEMİYOR
Operasyon çok önemli bir iş. Siz ülke olarak topyekûn harekât üzeresiniz ve ülkenizde bir güvenlik sorunu oluşmuş durumda. Sizin sosyal medya kullanıcılarına ve sizi takip edenlere moral motivasyon vermeniz lazım çünkü sanatçı kanaat önderidir.
Sanatçı karşı çıkandır aynı zamanda. Algıya da karşı çıkandır, göğüs gerendir. Siz bize şimdi lazım değilseniz ne zaman lazımsınız? Eğlenme zamanı senin filmine gidiyoruz. Senin CD’lerini alıyoruz. Sen her gün TV’de dizilerdesin. Biz sana şimdi lazım değilsek peki ya ne zaman? Topluma diyetini ne zaman ödeyeceksin? Hep sen aldın, her yerde sen varsın. Kimse sana postalları giy askere git demiyor.
YENİ BİR ÇANAKKALE SAVAŞI YAPSAK ONDA DA SURARLAR
Bir tweet’le operasyondaki askerlerimizi destekliyoruz, Türkiye’nin haklı davasının yanındayız, demek zor mu? İnsanların bunu isteme hakkı yok mu? Burada maalesef bir bölünme oldu.
Sanatçılar seçimlerde siyasetle bu kadar angaje olmayı sevmeseler de seçim de hepsi tek tek görüşünü açıkladı. Bu daha az bir şey mi? İnsanların, oradaki masumların canı söz konusu. Bir sürü şehit ve gazimiz var. Bu daha az bir şey mi?
Hadi 15 Temmuz’da sustunuz. Bunda niye susuyorsunuz? Emin olun yeni bir Çanakkale Savaşı yapsak onda da susarlar. Bu sanat ve medya, o zamanda olsaydı susardı.
LİNÇ KÜLTÜRÜ DAHA ÇOK YAŞIYOR
Yerli ve milli sanatçıların bir duruş gösterdikleri zaman linç edilmesi hakkında ne söylemek istersiniz?
Linç olaylarının ben çoğunun bot marifetiyle yapıldığını düşünüyorum. Dediğim, “like” meselesi yüzünden. Eğer vatansever sanatçı çok like alırsa, diğerleri de bu işe girer. Siyasi olaylarda böyle olur. Çok like aldılar, çok gündem oldular ve girdiler. Hatta maddi destekte bulundular. Ama like az olunca birkaç vatansever sanatçı kendini ortaya atıyor, açıklama yapıyor. Diğerlerinden ses seda yok. Neden, çünkü like düşük.
Bu yüzden kullanıcılar, gerçekten vatanlarının yanında duran sanatçıları tabiri caizse göklere yükseltmeli, rekor kırdırmalı. O sanatçının takipçisi hızla artmalı. Beğeni ve RT’leri artmalı. Sahip çıkılmalı. Oysa linç kültürü daha çok yaşıyor.
Algı yönetmek öyle bir saçmalık ki sayılarla, haklı haksız duruma, haksız da haklı duruma düşüyor. Normalde bir gün içerisinde her konuya giren insan neden bu konuya girmez ya da girenler de baskı sonucu girmiş olur? Seni seven bir takipçinin, “Sen bu konuda ne düşünüyorsun” demesi çok normal değil mi? Bir şey duymak istiyor senden. Ama medyada linç kültürü çok işlerken özellikle sosyal medyada bu kültür size farklı düşünme imkânı vermiyor.
TEPKİ DAHA AĞIR OLMALI
Türkiye’de savaşa hayır etiketi açıldı ve sanatçılar bu etikete girdiler. Ortada bir savaş yok ki. Sınır güvenliği konusunu çok iyi anlamak lazım bir kere. Sen savaş diyerek düşmanın argümanıyla konuşuyorsun zaten. Bu insanlar peki yeterince eleştirildi mi? Bence hayır. Hatta bazı sanatçılarımız oradaki askerimiz ile kavgaya girdi. Sosyal medyada karşındakinin kim olduğunu bilemezsin ki. Bunu da yaşadık ve gördük.
Bence tepki daha ağır olmalı. Yok, çünkü biz linç kültürü bilmiyoruz. Bilelim demiyorum, bilmeyelim zaten ama karşı taraf da bu ülkeye dair ne varsa bot hesaplarla eleştiriyorlar. Haklı olduğunuz davalarda bile linçten dolayı küçük kullanıcılar bile müdahil olmuyor, “Şimdi bir şey dersem sıkıntı yaşamayayım” mantığıyla.
Bir de takipçi kaybetme mevzusu var. İnsanlar çok takipçi kaybediyor. Son bir aydır 70-80 bin takipçi kaybettim. Neden, çünkü duruşumdan dolayı. Onların istedikleri içerikleri girsem çiçek, böcek, oh ne güzel… Ama önemli konularla ilgili destek olunmalı. Fenomenler, influencer hesaplar bugünler için değilse ne zaman peki? Hep para mı?
TOPLUMSAL OLAYLARI KONUŞMAYALIM İSTİYORLAR
O, başka kullanıcılar sizin hesaplarınızı göstermediği için oluyor. Twitter’a kaydolduğunuzda karşınıza çıkan ilk hesapların hepsi, bu ülkeyle kan bağı uyuşma problemi olan kurumlar. Ya yurt dışından bir STK, medya kuruluşu ya kafası dışarıda bir sanatçı… Bu topraklarla kan bağı olan ve bu topraklara aşık insanları göstermiyor. Böyle olunca da takipçi sayısı sabit kalıyor ya da düşüyor. Hesabınızı silebiliyor da.
Reklama yönlendirmek istiyor. Sonuçta sosyal medyanın da bir amacı var, reklam. Reklama yönlendiriyor. Sen laylaylom şeyler paylaşırsan, seni daha çok kişiye gösteririm, diyor. Ama sen dislike alan şeyler paylaşırsan göstermem, diyor. Çünkü bir toplumsal ve psikolojik olayları konuşmayalım istiyorlar. Bu konuları sosyal medyada konuşursak bizi banlıyorlar, tabiri caizse. Ama laylaylom, dijital pazarlama, ürün satma, kapitalizm ne güzel dersen, coşuyorsun.
FAKE HESAPLARA CİDDİ BİR ÇÖZÜM BULUNMASI GEREKİYOR
Hatta altta Twitter’da makaleler bölümü var. Baktığımızda, hepsi Türkiye ile ilgili sıkıntılı şeyler. Algı, artık bir tık uzağımızda. Vurgulamak lazım, dijital medya okur yazarlığı burada devreye giriyor.
Bizim gençlerimizde bu yok. Hatta sosyal medya okur yazarlığı da yok. Olmayınca mavi tiksiz bir sanatçıyı, fake hesap olmasına rağmen gerçek zannediyor. Ünlüler adına açılmış, piyasada bir sürü fake hesap var. Özellikle FETÖ’cülerin açtığı bir sürü fake hesap var. İlber Ortaylı adına onlarca sahte hesap var. Onu gerçekten Ortaylı paylaştı zannediyorlar.
Buna da ciddi bir çözüm bulunması lazım. Twitter bu arada, parodi hesapları da kapatmıyor. Bu sefer de parodi hesaptan algı yapıyor. Bu da büyük bir sorun, bununla ilgili de hızlı biz çözüm gerekiyor. Gerekirse o kişilerin dava açması lazım. “Benim gerçek hesabım bu, diğerleri bana ait değil” demesi lazım. Yeni bir kullanıcı girdiğinde, karşısına çıkan hesabı gerçek zannediyor. Hele onu bir de takip ediyorsa, teslim olmuş oluyor. Bir profil fotoğrafıyla oluyor.
BUNUN ADI DİJİTAL DİPLOMASİ
Cumhurbaşkanımız Twitter’ı çok dikkate almayın demişti. Bir taraftan baktığınızda mutlaka dikkate alınması lazım ama bir taraftan da çok kirli bir ortam…
Cumhurbaşkanımızın o söylemi, çok eski bir söylem. Onu değiştirdi. Hatta 9 Şubat Sigarayı Bırakma Günü’nde kendi aktif kullanmaya başladı bundan 4-5 sene önce. Son seçimde, biz artık sosyal medyayı kullanacağız dedi. Cumhurbaşkanı sosyal medyayı çok önemsiyor, operasyonla ilgili de oradan bilgi veriliyor. Oradan çok gol yedik çünkü. Sosyal medyanın önemini biliyor, aktif kullanmaya çalışıyor. Hatta sosyal medyaya özel içerikler üretiliyor. Canlı yayınlar yapılıyor. Referans hesapla tek başına olacak bir şey değil ama.
Gönüllü, dünyadaki Türk kullanıcıların, Türkçe bilen, Türkiye sevdalısı kullanıcıların, mesela Pakistanlılar, bizi çok seviyorlar ve ne yapabiliriz diye soruyorlar, hakeza Hindistan, Malezya, Balkanlar Pakistan ve Bangladeş de öyle, gurbetçilerimiz de destek vermelidir. Artık cumhurbaşkanımız da çok önemsiyor. Eskiden Twitter filan bizi bozar düşüncesi vardı ama dünya gerçeği bu, bunu gördü Cumhurbaşkanımız, diretmedi, ben eskiden bunu söylüyordum demedi. Bu da çok güzel bir şey. “Evet burası artık önemli” noktasına geldi. Bazen Çipras’a filan cevap veriyor, bazen Trump’a. Putin’le yazışıyor. Bunun adı da dijital diplomasi.
Dijital medya ve sosyal medya okur yazarlığı ve dijital diplomasiyi ülke olarak bilirsek bence biz bu operasyonun altından kalkacağız diye düşünüyorum. Sahada kazandığımızı sosyal medyada kaybetmeyelim en azından.
DİJİTALE KİM ÇALIŞIRSA GENÇLERİ KAZANIYOR
Türkiye gündemi bu kadar sıcakken gençlerin sosyal medyadaki durumu nasıl? Avrupa’dan, K-Pop’tan etkilenen gençlik ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Gençlik, dijital yerliler, Z ve alfa nesli dediğimiz nesil, çok ciddi anlamda sosyal medya üzerinden yönlendiriliyor. Google yapay zekanın başında Ray Kurzweil diye bir adam var. İki tane kitap yazdı: Bir Zihin Yaratmak ve İnsanlık 2.0. Kurweil’in bizimle bir işi yok aslında, gençliğe hitap ediyor. Yeni dünyanın, versiyon 2.0 insanlarını biz oluşturacağız diyor. Hedef kitle olarak da onları gösteriyor. Dijital yerliler artık sosyal medyada her şeyi kolayca bulabiliyor. Arka bahçelerini biliyor, nasıl girilip çıkılacağını biliyor. Oysa biz dijital göçmeniz. Onlar kadar sosyal medyada aktif bilmiyoruz ve kullanmıyoruz. Onların bağımlılıkları da fazla.
Bugün Türkiye’de 8 saat sosyal medya kullanımı, 2 saat internet kullanımı, 2 saat online kullanımı ve 1 saat müzik kullanımı var dijitalde. Topladığınızda 24 saatin yarısından fazlasında dijitaldeyiz. Bu yüzden gerçek sahada gençleri yakalama şansımız artık kalmadı. Dijitale kim çalışıyor, gençlere yönelik içerik üretirse onları kazanıyor.
Gençler için biz neler yapabiliriz? Onlar kendi donanımlarını nasıl artırabilirler? Öbür taraftan aileler çocukları için, sosyal medya hususunda neler yapmalılar?
1 saatimizi veriyoruz, onların yıllardır yaptığı algıyı siliyorsunuz. Gençlerin duygu dünyalarına dokunmamız lazım. Hz. Ali “7 yaşına kadar çocuklarla oynayın” diyor. Şimdi, yazılım yükleyici kimse kalmamış. Yazılımı youtube yüklüyor. “15 yaşına kadar arkadaş olun” diyor. Kim arkadaş oluyor çocuğuyla? “15 yaşından sonra istişare edin” diyor. Çocuk seninle istişare edemeyince, gidiyor Youtube videolarının altına yorum yazıyor. Takipçisi çok olan kullanıcıyı idol yapıyor. Ailesi onlar oluyor. Aile görevini yapmayınca, çocuğu kim yetiştirecek? Youtuber’lara yavrularım diyenler gördüm. Hayatında görmediğin, izlediğin kişileri sanki 40 yıldır tanıyor gibi konuşuyor. Aile kurumu fıtratta var ya, ona yakıştıracak. Youtube’a güveniyor, çünkü aile o oluyor. O youtuber film çıkarıyor, koşup gidiyorlar.
Aileler ne yapması lazım, çocuklarla vakit geçirmesi lazım. Oynadığı oyunu, izlediği videoyu bilmesi lazım. Çocuğa kızmaması lazım, yönlendirmesi lazım. Kızdığında fake hesaplarla bunu yapmaya devam edecek. Çocuk her gün 9’da internetin başına oturuyorsa, hep bunu yapmak ister. Ekran bağımlılığı çok arttı. Kullanıcıyı dinlemiyor, ekrana bakıyor. Ekrandan belgesel izlesin, e-kitap okusun bir şekilde olumluya çevirsin. Konuşsun, istişare etsin, yürüsün. Sosyal medyadan bir annenin like attığını düşünsene. Ben hatırlıyorum, sevdiğim öğretmenler paylaşımımı beğenince çok hoşuma gidiyordu. Dijitalde mutlu olmayı bilmemiz lazım. Bir annenin çocuğuna şu videoyu izledin mi demesi bile bir vakit geçirmedir. Ülkenin pr’ını ülke içerisinde de yapmamız lazım. Onlar öyle doğuyorlar. Arif’in Manchester’a attığı golü ararken terör propagandasına göre gidiyor.
K-Pop konusunun intihar vakalarını arttırma ihtimali konusunda neler düşünüyorsunuz?
Evet, geçenlerde Sulli diye bir K-Pop sanatçısı intihar etti. Kız daha önce çalıştığı şirkete bırakmak istediğini söylüyor ama şirket bırakmıyor. K-Pop’un şartları çok ağır. İnsan fıtratına aykırı şartlar. Bu çocuklar, 12-15 yaşları arasında toplanıyorlar, 7 kişi bir yerde yaşamaya başlıyor. Ailesi ile görüşmesi yasak, sevgili yasak. Günde 10 saat kareografi çalışıyorlar. Para da kazanamıyorlar bu arada, şirketler kazanıyor. Bu intiharlar çok ciddi arttı. Davranışsal salgın diye bir şey var. Bugün intihar oranı %30’a çıktı Kore’de. Bizim çocuklar onlara benzemeye çalıştıkça fark etmeden onların karakterlerini de alıyorlar. O topluma hitap ediyor, şarkılar ve diziler. O toplum intiharda dünya 2.’si, tecavüzde ilk 10’da. Türkiye bunlarda ilk 100’de değil. Tüm dünyada intihar sayısı 814 bin. Çok dev bir rakam. Teröre bağlı ölüm, 14 bin. Ama bütün merceğimiz oraya dönmüş durumda.