İbrahim Can – Haber7
Türkiye, Fırat’ın doğusunun terörden temizlenmesi için operasyon hazırlıklarını tamamladı. Ankara’nın yürüttüğü başarılı diplomasi sonuç verdi; ABD ve İngiliz birlikleri bölgeden çekiliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da sıkça dile getirdiği gibi operasyonun iki ana amacı var: Türkiye’nin sınırlarını terörist unsurlardan temizleyerek Anadolu’yu daha güvenli hale getirmek ve yurtlarından ayrılmak zorunda kalan Suriyeliler için yeni güvenli bölge oluşturmak.
Haber7.com; Fırat’ın doğusunun neden önemli olduğunu, ABD’den art arda gelen açıklamaları ve önümüzdeki süreçte bölgede yaşanması beklenen gelişmeleri uzmanlara sordu. Emekli Askeri Hakim Ahmet Zeki Üçok, Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ, Emekli Pilot Albay Haluk Yıldırım, Milli Güvenlik Strateji Uzmanı İbrahim Keleş ve Genelkurmay Emekli İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin sorularımızı yanıtladı. Suriye’deki gelişmeleri yakından takip eden ve değerlendirmelerde bulunan uzmanların Haber7.com için yaptığı açıklamalar şöyle:
Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ:
“BEKLENTİLER ZİRVE YAPTI, ABD’YE İLK İKAZ DEĞİLDİ”
Türkiye kararlılığını uzun süredir gösteriyordu. Bu Amerika’ya ilk ikaz değildi. “Biz senin bir terör örgütüyle işbirliğine gitmeni doğru bulmuyoruz. Eğer terörle mücadele etmek istiyorsan bizimle birlikte hareket et diye çok defa çağrıda bulunduk. Ancak bu çağrılar karşılık bulmadı. Fakat öyle bir noktaya geldi ki artık beklentiler zirve yaptı. Türkiye artık bu süreçte olmazsa olmazı uygulamak adına Amerika’ya son çağrıda bulundu. Sayın Erdoğan iki hafta içinde operasyona gireceğiz sinyalini verdi. Amerika can havliyle Türkiye’yle ortak çalışmaya hazırız mesajı verdi. Ortak devriyeler yapıldı. Ama neticede hepsi hikaye olan bir süreç yaşadık.
“ABD TÜRKİYE’NİN MESAJLARINI ANLAYAMADI”
Türkiye 12 Ağustos’ta insansız hava araçlarını havalandırdı, keşif yaptı. Aslında bu keşiften önce bir mesajdı Amerika’ya. Ben başladım, eğer iyi niyetliysen yanıma katıl çağrısıydı. Amerika bu mesajı da çok anlamadı ya da anlamazdan geldi. Bunun üzerine biz F16’ları havalandırdık. Amerika buradan da mesaj almadı. En son artık Sayın Cumhurbaşkanı Birleşmiş Milletler dönüşü Amerika’ya kibar bir diplomatik ikazda bulundu. Bu ikazdan sonra sınırda hareketlilik başladı ve Amerika ajandası Türkiye’yle uyuşmadığı için bölgeden çekilmek zorunda kaldı. Şu an bölgede Amerika’nın varlığı yok. Bu Amerika’nın bölgeden kesin çekileceği anlamına gelmez. Pentagon hemen devreye girdi. Bazı üs bölgelerini boşalttık dedi. Yani diğer üs bölgelerindeki varlığım devam edecek diyor.
Peki bu Türkiye’nin kabul edeceği bir durum mu? Asla. Benim CC Koridoru olarak adlandırdığım, yani Cizre’den Cerablus’a kadar olan bölgeyi konuşuyoruz. Amerika’nın şu an bir faaliyeti yok. Bekleyeceğiz, hareketlenmeyi görmeye çalışacağız. Görmediğimiz takdirde Türkiye kervanı yolda düzme işini son zamanlarda çok iyi uygulamaya başladı. Tel Abyad ve Resul Ayn’da üs bölgelerini teşkil ederek kara harekatı başlar ve Amerikalıları adeta minderin dışına itecek şekilde kendine güreş alanı açar Türkiye. Burada da bahsettiğim bölge Kamışlı, Aynel Arap bölgesi. Amerika burada Türkiye’nin tavrına direnç göstermeye kalkışırsa orada sıkıntı başlar ama ben Amerika’nın Türk askerinin karşısına çıkma riskini göze alacağını zannetmiyorum.
“İKİNCİ HAREKAT BAŞLAYACAK”
Türkiye güvenlik koridoru amacına ulaşacak. Ancak bunun altını çizerek söylüyorum. Bu, Türkiye’nin bütün amacına ulaştığı anlamına asla gelmez, gelmemeli. Zira biz, Suriye’nin toprak bütünlüğünü konuşuyoruz. Biz o bölgedeki bütün terör odaklarının temizlenmesinden hareketle yola çıkıyoruz. Bu bahsettiğimiz bölge harekatın daha birinci safhası. Cumhurbaşkanı ilk defa dillendirdi, bölgelere yönelik ikinci harekat başlayacak.
AMERİKA’NIN ASIL TÜRKİYE KORKUSU
Bugün Amerika’ya desek ki biz, güvenlik koridorunu oluşturduğumuz an Suriye’deki bütün yapacaklarımız bitmiştir, sona ermiştir. Bundan sonrası sizin işiniz desek. Amerika 40 kilometre dediğimiz koridoru 80’e çıkarır, kurdeleyle bize teslim eder. Çünkü Amerika’nın zaten korkusu Türkiye’nin ikinci etap operasyonu. Yani suyun, petrolün, tarımın olduğu havzalar.
Amerika çekilmekle bu bölgeye sizi hapsetmeye çalışıyor. Koridor verdim, daha ne istiyorsun demeye getiriyor. Ancak Türkiye’nin maksadı sadece koridor değil, Suriye’de bahsettiğim bütün alanı kapsayacağı ve bu harekatın sonunda da Irak’ta süren Pençe ile birleşip bütün bölgeyi kapsayacağını şimdiden söyleyebilirim. Amerika’nın en büyük korkusu bu, Türkiye’nin de en büyük amacı bu.
Türkiye, operasyonlara verdiği isme kadar her şeyi titizlikle seçen bir ülke. Mesela biz Fırat Kalkanı operasyonuna ismini verdiğimiz an, Amerika’nın 91’den bu yana devam eden kanlı eylemlerine dur diyeceği bir harekat olduğu için kalkan ismini kullandık. İkinci harekata Zeytin Dalı ismini verdik. Biz bu bölgedeki senin kanlı oyununa kalkan olduk, şimdi sana zeytin dalı uzatıyoruz dedik. Eğer bizimle hareket edeceksen gel, aksi takdirde ben başka operasyonlara girişeceğim sinyalini verdik. Bunlar gerçekleşmediği için biz şu an barış pınarları ismi verilen bir harekata başladık. Ben bu ismin şimdi verilmesinin erken olduğunu düşünüyorum ama sosyal medyada bizler de dahil kullanmaya başladık. Bunun de sebebi Sayın Erdoğan, altını çizerek vurgulaması bana göre çok anlamlıydı. Bunun sebebi de bana göre şuydu: Biz Ayn El Arap gibi bölgelerin olduğunu biliyoruz. Ayn kelimesinin Türkçe karşılığı pınar. Osmanlı zamanında topraklar bu şekilde anılıyordu. Siz şimdi barış pınarları sözünden özellikle bahsediyorsanız, hedefte bu bölgenin akla gelmesi doğal. Çünkü tek kirli bölge olarak kaldı, terör örgütlerinin elinde. Biz oradan başlayarak Cizre’ye kadar gidecek bir bölgenin hazırlığı içindeyiz. Ama ismi başladığı an yapılacaktır.
“İSRAİL’İN DURUMU KUDUZUN SON SAFHASINA BENZİYOR”
Fırat’ın doğusu bizim için hayati öneme haiz. Büyük İsrail Projesi diye bir proje yıllardır konuşuluyor. İsrail gözü dönmüş durumda. Bu projeyi hayata geçirmek için yoğun bir gayret içerisinde. Ben İsrail’in son safhadaki durumunu, kuduzun son safhadaki durumuna benzetiyorum. İsrail’in böyle bir yapıyı hayata geçirmek için taşerona ihtiyacı var, o da evanjelistler. Kökü Hristiyan ama İsrail’e yardım ve yataklık eden bir yapı. Dünyada biz Yahudilere yardım etmek zorundayız, çünkü Tanrı ahireti bize dünyayı onlara hediye etti gibi sapkın bir düşünceleri var.
“İSRAİL’İN PROJESİ SON NEFESİNİ VERECEK”
Bu operasyonun bir parçası olan ülke olarak, böyle bir süreci seyredemezsiniz. Bir an önce harekete geçmeniz lazım. Bu nedenle biz bu süreci beka olarak adlandırıyoruz. Türkiye doğru olanı yaptı ve oyunu tam anlamıyla ortasından satırla vurarak bozdu. Fırat’ın doğusu bahsettiğim oyunu bozmak için kritik alan. Sadece Fırat’ın doğusu değil, Irak’ın kuzeyi de var. Pençe Harekatı’yla Barış Pınarı arasında sıkışan bir yapıyı görüyoruz. Bundan kaçış yok. Sonu Sincar’da biten operasyonla bu proje son nefesini verecek.
Emekli Askeri Hakim Ahmet Zeki Üçok:
“TÜRKİYE BARIŞ GETİRECEK”
Güney sınırlarımızda bir terör devletinin olmaması için bu operasyon şart. Amerika’nın operasyona karşı çıkmasını da normal karşılıyorum. Çünkü bugüne kadar PKK ve PYD’yi kendi silahlı kuvvetleri gibi kullandılar. Bu nedenle onların herhangi bir şekilde tehlike altına girmesini istemiyorlar. Bunun için de ilk olarak hava sahasının kapatılmasını önlem olarak öne sürdüler. Ama bu tabii ki bizim yapacağımız operasyonu engellemeyecektir. Ama hava destekli olsa daha etkili olacağını düşünüyorum.
TÜRKİYE BİR TAŞLA 3 KUŞ VURACAK
Bizim amacımız burada Suriye’nin topraklarını işgal değil, Suriye topraklarında Suriyelilerin barış içinde yaşayacağı bir alan oluşturmak. Bize gelecek olan göç dalgasını da bu şekilde önlemiş olacağız. Biz burada bir taşla 3 kuş vurmuş olacağız.
Çok uzun sürmesi halinde PKK/PYD unsurları bazı tehlikeler oluşturabilir. Bu nedenle hem BM’yi hem uluslararası kamuoyunu arkamıza almak için, kurallara riayet eden ve sivil halkı gözeden, orayı işgalden ziyade terör koridorundan temizleyip Suriye halkının yaşaması için çalıştığımızı ikna etmeliyiz. Dikkat ettiyseniz PKK ve PYD unsurları da o bölgeden çekildiler. Biz orayı bir savaş alanından ziyade, bir barış alanı olarak kullanmak için bu operasyonu yaptığımıza ikna etmeliyiz.
Genelkurmay Emekli İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin:
“TÜRKİYE’YE KARŞI KURULAN ORDU DAĞILACAK”
2,5-3 aylık bir diplomasi sonucunda bu fırsat elimize geçti. Bu, Türkiye’nin diplomatik alanda kazandığı bir başarı.
Fırat’ın doğusunda Kürt devleti; ikinci İsrail oluşturulmak isteniyor. Türkiye sınırlarında böyle bir devleti istemiyor. PKK’nın ve diğer örgütlerin vasıtasıyla Türkiye içinde de böyle bir şey yapılmaya çalışılacak. Bu İsrail ve ABD’nin temel hedeflerinden, böyle bir hesapları var. Türkiye bunu önlemeye çalışıyor.
Türkiye sığınmacıları bölgeye getirmek istiyor. Bunun faydaları var: Türkiye’ye yük olan 2 milyon sığınmacıyı bölgede yerleştirecek. Bu sığınmacıların yükü Türkiye’den kalkmış olacak. Daha önce bölgede Kürtlerin lehine etnik temizlik yapılmıştı. Onun önüne geçilmiş olacak. Sınırlarında Arap kuşağı meydana getirmek suretiyle, tehdidi ileriden karşılama imkanına sahip olacak. Kendine karşı kurulan orduyu da dağıtmış olacak.
“TÜRKİYE’NİN 4-5 HAMLE SONRASI…”
Orada bir kuşak meydana gelecek. Kontrol Türkiye’de olacak. Ama belki güç güneye kayacak. Bu aşamada, bu harekatta o güneye kayan gücü dağıtamayacak ama şunu yapacak: Oluşturulacak siyasi yapıyı dağıtacak, gücü dağıtmak için de zaman kollayacak. 4-5 hamle sonra belki farklı bir şey yapacak Türkiye. Parça parça gidiyoruz.
Amerika Türkiye’yi kaybetmek istemiyor. Odaklandıkları nokta İran ve körfez. Türkiye, ABD’nin bölge politikası için çok gerekli bir ülke. Bu yüzden onay vermiyor ama ben karışmam diyor.
“TÜRKİYE TUZAĞA KARŞI DİKKATLİ OLMALI”
O bölgedeki kamplarda DEAŞ’lıların yakınları var. ABD, Türkiye’nin bu teröristlere sahip olmasını istiyor. Avrupalılar kendi teröristlerini almadı. Türkiye terör örgütlerine operasyon yapabileceğini söylemişti. Bunun altında bir tuzak olabilir. Yarın o cezaevindeki insanları savunmak bahanesiyle, “Türkiye bu teröristlere sahip olmadı şimdi bakın DEAŞ tekrar hortladı” diyebilirler.
Türkiye operasyonda hava sahasını kullanacak. Hava harekatıyla beraber kara harekatı yapacak; hava sahasını kullanacak. Ben girdiği zaman çok mukavemetle karşılaşacağını sanmıyorum, üslerle kontrolü sağlayacağını düşünüyorum. Ama bu süreçte PYD’nin ya da diğer terör örgütlerinin terörist eylemleri olabilir. Türkiye’nin bu konuda dikkat etmesi lazım. Bu eylemler hem sınır ötesinde hem de Türkiye içinde olabilir. Türkiye tedbir almış durumda ama yine bizi suçlayabilirler.
“GÜNEYDEKİ TERÖR YAPILANMASI DAĞILACAK”
Türkiye harekattan sonra bir ambargoya tabi tutulabilir. Trump’ın son açıklamaları yanlış. Bana göre ABD’deki siyasetçilere karşı söylenmiş sözler. Senato birtakım yasa hazırlığında. Bunları karşılamalıyız. Çünkü bu bölgede bir Kürt devletinin kurulması Türk devletinin bekası için tehdit. Bu sefer Türkiye’den toprak istemeye başlayacaklar. Türkiye yılanın başı küçükken ezmek istiyor. Yaptığı budur. Bu güç güneye çekiliyor. Türkiye müdahale edecek mi? Şimdilik Türkiye içeriyi düzenleyecek, sığınmacıları getirecek. Siyasi yapıyı dizayn etmeye çalışacak. 4-5 hamle sonra da güneydeki oluşumu bir şekilde zayıflatıp, dağıtacak.
Milli Güvenlik Strateji Uzmanı İbrahim Keleş:
“TEHDİDİ UZAKTA KARŞILAMALIYIZ”
Anadolu coğrafyasını elinde tutan, tarihte de bu bölgeyi elinde tutanların gördüğü bir gerçek var. Anadolu’nun dışarıdan gelecek tehditlere karşı yapacağı şey, tehditleri her zaman uzakta karşılamak. Burada Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettikten sonra ilk seferi Kırım’a yapmıştır. İstanbul’u elinde tutmanın şartıdır bunlar.
Amerika kendisi için tehdit olacağı yere 11 bin kilometreden geliyor. Rusya 3-4 bin kilometreden geliyor. Türkiye ise yakın bir zamana kadar ya sınırda ya da sınırın hemen ötesinde karşılamak zorunda kaldı. Tehditler bu kadar yakın olduğu zaman, içeride terör saldırılarına maruz kalıyor. Türkiye yeni bir strateji uygulamaya başlamıştı. Savunma yerine taarruz. Türkiye’nin dikkat ederseniz Katar’da, Kızıldeniz’de üssü var. Buralardan gelecek tehditleri Türkiye uzaktan karşılıyor.
“AMERİKA’NIN ARKA BAHÇESİ”
Hemen yanı başında, Suriye sınırının dibinde bir terör örgütünün oluşturacağı devletleşmeye müsaade etmesini kimse beklememeli. Orası Amerika’nın arka bahçesi. Türkiye de doğal olarak uzakta karşılamak zorunda. O nedenle bu çok çok önemli. Bu işin güvenlik ve stratejik boyutu.
Diğer boyutu da ekonomik boyutu. Türkiye bu kadar insana yaklaşık 40 milyar dolar harcama yapmış. Avrupa ise verdiği sözleri tutmadı. Bu İdlib’den gelme ihtimali olan Suriyeliler de eklersek sayı çok kabarık ve artık Türkiye’nin kapasitesini aşıyor. Türkiye’nin niyeti şu, güvenli bölge içerisinde köyler ve ilçeler kurarak, birçok Suriyeliyi o bölgelerde iskan etmek. Türkiye bu insanların kendi vatanlarında yaşama imkanlarını sağlamak istiyor.
“AMERİKA İÇİN PKK TUVALET KAĞIDI”
Amerika geçtiğimiz Aralık ayında da o açıklamayı yapmıştı. Ancak Amerika deyince sadece Başkanlığı düşünmemek lazım. Pentagon var, Dışişleri Bakanlığı var. Oralardan da farklı sesler gelebilir. Bir yıl önce çekileceğini açıklayan Amerika çekilemedi hala. Münbiç’te bize verdiği sözleri de bürokratik engeller nedeniyle gerçekleştiremedi.
Amerika şu cevabı verebilir aslında: Sana 30 bin TIR dolusu silah gönderdim. Ordu kurmanı sağladım. Para da veriyorum. Daha ne istiyorsun da diyebilir. Aslında Amerika PKK’yı yalnız bırakmaz. PKK buna rağmen hala Amerika’dan bir şey talep ediyorsa, çıkarları nedeniyle istiyor.
Amerika da bir tercih durumunda kaldı. Ya 60 senelik müttefikiyle yola gidecek ya da terör örgütüyle yola gidecek. PKK’yla ilişkilerini kesmedi ama bir noktada da Türkiye ile baş başa bıraktı. Aynısını Zeytin Dalı Harekatı’nda da yapmıştı ve PKK da aynı açıklamayı yapmıştı. Fakat bir devletle bir terör örgütü ilişkisi böyledir zaten. Hele de Amerika’yla ilişkiye giren terör örgütleri kendilerini aman aman değerli görmez. Onların değeri tuvalet kağıdı kadardır. İşi bittiği zaman çöpe atarlar.
Emekli Pilot Albay Haluk Yıldırım:
“HAVA ÜSTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLADIK”
Amerika askeri güç olarak orada aslında bizim karşımızda durmayı gerektirecek bir gücü yok. Orada YPG’ye silah ve eğitim desteği vermek için oradalar. Bir de kalkan vaziyeit görüyorlar. Dolayısıyla bizim harekatımızın karşısında durabilecek durumda değiller. Aslında zaten bunu da istemiyorlar. Amerika’nın kaybı demek, oradan çekilmelerine sebep demek. Fakat YPG’ye verdikleri silahlar, biliyorsunuz biz orada hava üstünlüğünü sağlamış durumdayız. Hava üstünlüğü bizim harekatımızı çok kolaylaştırıyor, karşı tarafın kaybını artırıyor. YPG’ye vrilen silahların içerisinde onarın da kullanabileceği İHA’ların olabileceğini ya da uçaklara karşı da bazı silahların verilebilmiş olacağını düşünüyorum.
Bu şu demek: İHA’lar orta irtifa uçan uçaklar. Çok yükseğe çıkmazlar, alçaktan da uçmazlar. Orta irtifada uçan bu silahların radarda tespit edilerek vurulabilmesi mümkün. Bu cihazlar eğer verildiyse YPG’ye, o zaman bizim hava üstünlüğümüz belli oranda ortadan kalkacak demektir. Bu da kara harekatı zor olacak demektir. Dolayısıyla Amerika’nın çekiliyorum, çekilmiyorum demesinin bir anlamı olmuyor.
“TERÖR ÖRGÜTLERİ PETROLLERDEN BESLENEMEYECEK”
Güvenlik koridoru, askeri manada ve Türkiye’nin güvenliği manasında bizi haklı çıkaran söylem budur. Öteki tarafta bir Kürt devleti oluşumu için Amerika burada gayret gösteriyor. Bizim Fırat’ın doğusunda bir bölgeyi kontrol altında tutmamız demek, Amerika’nın istediği devlete mani demektir. Orada kurulacak bir Kürdistan, sonra bizim güneydoğu illerimizde tehdit olacak demektir. Bu devletin burada kurulmasını engellemiş olacağız. Aynı zamanda Kuzey Irak’taki petrollerin gelişigüzel terör örgütlerinin beslenme kaynağı olmasından da çıkması demektir.