Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz, Washington Post gazetesi için “Adalet arayışım sürüyor çok geç değil.” başlıklı bir makale kaleme aldı.
Kaşıkçı’nın kendisine evlenme teklif ettiğinde ne nişanlısının kendi ülkesinin başkonsolosluğunda öldürüleceğini ne de tek başına adalet arayışına gireceğini tahmin ettiğini belirten Cengiz, “Cemal’in öldürülmesinin üzerinden bir yıl geçti. Bu süreçte, doğruyu bulmak ve adalet çağrısı yapmak için dünyayı dolaştım ancak gerçek suçluları cezalandırmaya yönelik tek bir somut adım atılmadı. Üstelik, uluslararası basının bu zulme sürekli dikkat çekmesine rağmen.” değerlendirmesinde bulundu.
“BU CİNAYET DİNİN, DİLİN YA DA COĞRAFYANIN ÖTESİNDE”
Cengiz, Suudi Arabistan’ın cinayetle ilgili birkaç kişiyi yargıladığını ancak bu sürecin, asıl suçluların üzerinden dikkati dağıtmak için kullanıldığını savunarak, “Hapse atılan şüphelilerin, bu korkunç cinayeti tek başlarına işlemedikleri aşikar.” görüşünü paylaştı.
Kaşıkçı cinayetinin tüm dünya üzerinde etki bıraktığına işaret eden Cengiz, “Cemal’in korkunç bir şekilde öldürülmesi dinin, dilin ya da coğrafyanın ötesinde bir şey. Bu bir insanlık meselesi ve özellikle insan hakları savunucuları olduğunu söyleyen ülkeleri endişelendirmeli. Ancak BM raporunda, Kaşıkçı cinayetinin sorumluluğunun kimde olduğu açıkça belirtilmesine rağmen hiçbir Avrupa ülkesi, Suudi hükümetini etkileyecek önlemler almadı.” eleştirisinde bulundu.
ABD BAŞKANI TRUMP’A ELEŞTİRİ
Cengiz, ABD Başkanı Donald Trump’ı da Kaşıkçı cinayetine yeterince tepki vermemesi nedeniyle eleştirerek, Trump’ın en başından beri kendi milli hedeflerini, insan haklarının önüne koyduğunu belirtti.
ABD’nin Suudi liderlere desteğini sürdürdüğünü ve Kongre’nin, Suudi Arabistan’a yönelik adımlarını veto ettiğini vurgulayan Cengiz, “Trump, Kaşıkçı cinayetine verdiği tepkiyle Orta Doğu’da demokrasi ve özgürlük için mücadele edenleri terk etti. Trump, ABD Anayasası’nın dayandığı temel ilkeler olan insan hakları ve ifade özgürlüğü gibi kavramları küçümsüyor ve Amerikan değerlerini önemsiz gibi lanse ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Cengiz, bu yıl başında Washington’ı ziyareti esnasında Trump ile görüşmeyi umduğunu ancak talebine Beyaz Saray’dan yanıt gelmediğini belirterek, bu durumun Trump’ın konuyu önemsemediğini gösterdiğini kaydetti.
Cengiz, “Çok geç değil, ABD’nin gerçeğin yanında olacağına dair umudumu sürdüreceğim. Aynı zamanda Cemal için adalet arayışına devam edeceğim. Dünyanın dört bir yanından insanların ve hükümetlerin, benim bu arayışıma katılacağına dair umudumu da sürdüreceğim.” mesajını verdi.
IGNATİUS’DAN “KAŞIKÇI’NIN SON DAKİKALARI” MAKALESİ
Öte yandan ABD’li Gazeteci David Ignatius, Washington Post için “Kaşıkçı’nın dehşete düşüren son saniyelerine giden yolda ne oldu?” başlıklı bir makale kaleme aldı.
Cemal Kaşıkçı için bekleyen timin 2 Ekim 2018’de saat 13.14’te Suudi Arabistan Başkonsolosluğuna vardığını ve Kaşıkçı’nın bundan 25 dakika sonra artık hayatta olmadığını belirten Ignatius, makalesinde şu ifadelere yer verdi:
“Kaşıkçı’nın öldürülmesinin ardından geçen bir yılda, Suudi Arabistan ne olduğuna dair hala net bir açıklama yapmadı. Ancak Suudi, ABD’li ve Avrupalı kaynaklar, BM raportörü Agnes Callamard’ın haziranda yayımlanan raporunda, meslektaşım ve dostum Kaşıkçı’nın şok edici cinayetine giden olayları birbirine bağladı.”
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın, PBS televizyonunda geçen hafta yayımlanan bir programda, Kaşıkçı cinayetinin kendi denetimi altında olduğunu belirttiğini anımsatan Ignatius, şunları kaydetti:
“Kaşıkçı’nın dehşete düşüren son saniyelerine giden yolda ne oldu? ABD’li ve Suudi kaynaklar, Kaşıkçı’nın eleştirileri Bin Selmanı ve Saud el Kahtani’yi bir seneden uzun süredir kızdırdığını ve Kaşıkçı’yı alt etmek için 2017’de konuşmaya başladıklarını belirtiyor. Ancak Kaşıkçı’nın katledilmesine neden olan operasyon, Kaşıkçı’nın Türk nişanlısı ile evlenmek için resmi işlemleri yapmak üzere gittiği konsolosluğu ilk ziyaret ettiği 28 Eylül 2018 tarihinde başladı.”
Ignatius, Callamard’ın raporunda da yer aldığı gibi Bin Selman’ın ekibinin hızlıca hareket ederek Kaşıkçı’yı öldürdüğünü belirterek, ekibin önce Kaşıkçı’yı Suudi Arabistan’a dönmeye ikna etmeye çalıştığını, Kaşıkçı’nın ikna olmaması üzerine öldürdüklerini yazdı.